ZAMAN TÜNELİ (2)ZAMAN TÜNELİ Nasıl geçti seneler, hiç farkında olmadım… Yüzümdeki çizgiler acılardan hatıra. Çocukluğum, gençliğim geçti-gitti; gülmedim.. Elli beş yıllık ömrüm, sığdı üç beş satıra. Gönlüm hala bir çocuk, bedenimde can özüm. Kocayan ben değilim, aynalardaki yüzüm. Ben tünele girmeden astım yüzüm aynaya. Küçücük bir bebektim olmamıştım henüz şok. Yıllar geçti üstünden döndüm geri almaya; Sükût-u hayal oldum, bıraktığım yüzüm yok. Söyleyin: Suç bende mi, yoksa aynalarda mı? Bebek yüzüm nerede, şimdi hülyalarda mı? Zaman tüneli, zahir iki kapılı handır… Hayatın labirenti, çıkmaz sokağındayım… Geçen zaman değildir, geçip giden insandır. Tam da orta yerinde, yolun çatağındayım. Geri dönsem olmuyor; yürüyorum meçhule. Hayat koydu bizleri garip, müşkül bir hale. Nice canlar kaybettik geçen onca sürede. Anam-babam göçtüler; anılarda yaşıyor. Mazide kalan hayat kaldı artık geride. Ömür treni burdan Ukba’ya can taşıyor. Ben bir garip yolcuyum, yola revan olmuşum… Sanki hiç yaşamamış; ben, doğarken ölmüşüm. Neler neler vermezdim, geri dönebilseydim… Kirlenmemiş ruhuma, masum, temiz özüme. Eskimemiş cemalim tekrar geri alsaydım; Hep günahsız kalsaydım, iz düşmeden yüzüme. Böyle gelmiş-gidiyor, bu dünyanın düzeni… Hakk bilmişiz; kaderi, anlımıza yazanı. Hülvani BAŞTUĞ...yorgun şair. 27/02/2014 ... |