sessiz film gecesi gibi. ortalıkta kimse yoktu… in-cin top oynuyordu. sokağın sesi modern hayatın insanlarını yabancılaştırıyordu kendilerine. robotlaştırıyordu. O ise, ümit dolu gözlerle bakıyordu okuduğu satırlara … “özlemin sıcaklığıyla alevlenmiş bir kadın var dışarda ayakları değmiyor yere. burnunu çevirip, kuzeye rüzgârı alıp kanatlarının altına uçmayı beklerken , renkten renge giren yüzünün aynasına kan pompalayan yüreği tatlı heyecanla çarpıyordu.” … Diyordu cümleler… … Usulca kalktı yerinden doğru boy aynasının karşısına süzdü kendini kısık gözlerle ve mırıltı halinde döküldü dizeler gül dudaklarından “ Saçlarını daha sık rüzgâra bırakmalısın ve o mûnis bakışlarını takmalısın o esnada gözlerine ki,sözlerin acı çektirmesin sevdiğin adama…” … Yoksun ve yalnızlığın en ağırını taşıyorum mavi omuzlarımda…
Süleyman Altunbaş...bafra...17 şubat 2014...saat:22:51
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
…YALNIZLIĞIN EN AĞIRINI TAŞIYORUM… şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
…YALNIZLIĞIN EN AĞIRINI TAŞIYORUM… şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Süleyman Hocam Merhabalar. Ne diyeceğimi bilemiyorum.Önce şaşırdım. Sonra emin oldum... Şiir sevgili yeğenime mi, Yeğenim şiire mi yakışmış bilmiyorum... Yüreğin ve ellerin dert görmesin...