Yaşlı Bir Yaşın Notları
Zamana yenilmiş bir yolcudur bütün doğumlar
ve zamansız gelen doğum öncesi sancılardır kader henüz ortasındayken bir ömrün başka bir ömrü beklemek ve ömür üzerine ömür eklemek hangi ömre olur ki keder söylesene çocuk nedir ki yaşamak? yılların ömründen akıttığı kanların izi duruyor hala ruhunda ve bedenin bedensel bir engel oluyor ruhsuz bütün bedenlere söylesene çocuk kaç kez yaşlanır bir insan ya da kaç kez “yaş” akar yaşlı gözlerinden buruşuk kimsesiz ellere… temize çekilmemiş isimsiz bir mektup gibi sahipsiz kalmak ve yıldızları yırtık torbasına doldurup, geceyi helak eden bir mülteci gibi yurtsuz yaşamak söylesene çocuk kaç ömür sahiplenir yaşını ya da kaç yaş toprağın bedeninde kurutur kendini kaç yaprak düşer ki dalından kaç mevsim , kaç toprak kokusu, ve kaç güneş açar ki yüreğinde Söylesene çocuk yüreğin kaç güneş eder ki? bir ayrılık yarısı ve bir yalnızlık ayazı koynunda bakir aşklarla dolaşan birkaç kadın tanımıştın hatırlıyor musun? gözleri alabildiğine mavi, saçları gök kuşağına inat siyah beyaz ellerinde umudun günahkar resmi ve dillerinde kallavi bir yara, ki; kinliydi ölümleri üzerinde bir b/uçuk yaş olan yuvarlak zara... hatırlıyor musun çocuk... ve şimdi ardına bakmadan gidecek misin,? çocukları, umudu, acıyı ve sevdayı yaş bırakıp gidecek misin? gidemezsin çocuk güldürme beni biliyorum gitmek yakışmayacak sana yaşamalısın bu ömrü yaşta olsa yaşlanmalısın, yaşlandırmalısın bu ömürsüz hüznü ki; her insan hayatını yaşar, bazıları yaşlanır, bazıları ise hep yaş kalır bazen hayat yaşlanır, bazen “yaş” susuz kalır oysa insan hayata sadece bir kez uyanır… Ahmet Güler |