ÖLÜ DOĞAN AŞKLARIN SEVDA RENGİBazen susmak gerekir hayata, Ufuksuz gökyüzü gibi, Dudaklarından doyasıya öpmeli, Hırçın esen rüzgâr, Geleceğe kafa tutabilmeli, Kocaman yüreğindeki ölmeyen iyilikle, Bir kadın geçmişindeki yokluğuna ağlar, Bir adam ihanete sonsuza dek susar, Evlatlık verilen düşler, Yıldız gibi avuçlardan kayar, Üstüne bastığın kum değildir aslında, Belki bir genç kızın hayalidir. Dikkat et adımına, Bazen ağız dolusu küfürleri ardı sıra, Dizesin gelir ipe dizer gibi, Bir genç kız gergefe işler, Ölü doğan aşkların sevda rengini, Kimsesizlik üşür bazen bir alevde, Sen suskun bir zamanın ortasında, Kalırsın kaleminle yalnız, Bazen bir anne ağlar, Ömrünü tükettiği evladına, Bir adam diz çöker, Taşıyamaz bu dünyanın yükünü, Aynalara bakarken arar, Hasret kaldığı pembe ölümü, Bazen kanter içinde kalır insan, Çocuklar ölür bir yerlerde, Herkes menfaatinin peşinde, Paravanlar kurulur, gizlenirler, Perdeler kapanır insanların üstüne, En iyi oyuncu olanlar değil ki sahnedekiler, Kitaplar yakılır bazen el yordamıyla, Bir acı gelir parmaklarının ucuna top top, Tavşan dağa küser, sorsan dağa hep iyidir. Bu zaman içinde bazen. Dokunmadan, bazen susarak da sevilir. Gemiler ve martılar, Sevişir ardı sıra haykırırken bir adam, Karşıyaka’da mısır yer iki seven, Birileri ağlar, birileri gülerken, Sonra sorular tüm soruların cevabı, Kim sorusunun karşılığınca, “Tanımıyorum” ile biter, İmbat alır götürür bazen, Acıların acır acır biter, Ya da sen unuttum sanırsın. Ruhunda kalırken izler. Aldattığın kadar aldanırsın. Sensizken de yazılır şiirler, Sevgilisizde ölebilir şairler, Mezar bu gülüm, sınav bu dünya, Kabir hepimizi torpilsiz kabul eder. Sen yeter ki hazır ol sorguya, Soruların en güzelini sorar melekler, Ağlama! BAKİ EVKARALI |