Selengaben mavi gözüne Sibirya’nın bir gökkuşağı gibi akıyordum ıssız Moğol steplerinden bir set... bir garabet bir ihanet, hatta durdum... bu kendi putlarınca yalanlanan bir kült’ün çöküşüdür artık yıkılışı; ilkel ve oldukça kişisel bir dinin bu çıkıp kadim inançlarının iskelesine kendini karanlık sulara bırakan o son mü’mine dair üçüncü sayfa bir intihar haberidir okumasan da olur... ey Altay benim serazat yurdum sana döndüm, vakur yalnızlığıma. hatırla beni ben ki dağ koyaklarında yıldızları seyrederek uyurdum ve her seher bir bozkır güneşi gibi büyürdüm mavi yüreğinde senin. savrulduğum yeter yabancı özlemler ülkesinde. farkı yok, artık bir ömür peşinde koştuğum o gözlerin üzerime çevrilmiş bir çift namludan değil mi ki kemlik gördüm kalbimi kapısına bıraktığım avludan yine de ilenmem sana Baykal "gölgeli kaba ağacın kesilmesin coşkun akan güzel suyun kurumasın" esen kal... |