"M"CAZLI-NAZLI AŞK II..... ........ II Seni çıkarıyorum Sonra bir bir öldürüyorum şehri Gecenin zehiriyle haritalarımda Seni çıkarıyorum Sorgulamıyorum Yargılamıyorum Kırıp kalemi Ve Geçirip boynuna ilmeği İdam ediyorum Beton kutularda nefes alan hergele yaşamları Seni çıkarıyorum Sonra en bayağı En aşağı En nobran En hoyrat En banal En sanal En herze kelimeleri teslim edip Örs-çekiç muhabbetinin ağdalandığı haddehânelere Yeni bir yazı yazıyorum Ve bağışlıyorum onu Uzağımda evrimini bulan insanlığa Seni çıkarıyorum Sonra yeniden çıkarıyorum Ve sonra Toplayıp ekliyorum idelerime İdentiklerime İmlerime İkilemlerime Kendime Seni çıkarıyorum Sonra silik bir hiçlik kalıyor geriye Silik bir kimsesizlik Silik bir hissizlik Bir isimsizlik Bir belirsizlik Bir se(n)sizlik Bir adressizlik Seni çıkarıyorum Ve Alıp saklıyorum en özelime, en gizlime Seni çıkarıyorum Ben artıyorum geriye Ben’i çıkarıyorum Artmıyorsun Yanaşma birkaç his karalaması saklıyorum Çift kanatlı paslı demir kapılar arkasında, sana dâir Her adım atışımda Ayaklarımın altında ezilen Sarı benizli mimozaların Armonize kıygın vaveylası tutar Köşe başlarını yollarımın Dokunmalıyım ellerine Harp meydanından kaçan bedelli bir askerin Yüreksizliğinde çırpınan sığıntı cesaretimle Dokunmalıyım ellerine Fakat Komşu bahçesinden araklanan bir yemiş kadar haram-sın Yasak-sın Olmaz-sın Hadi Taşla aynalarımı Kırılsın, dağılsın illegalliği kuralsızlığımın Taşla Siluetimi çizip üzerine Seyre daldığın sularımı Dalga dalga bölünsün Parçalansın yüzüm Bir ikindi yakamozluğunda Parçalansın sözüm Kırık faylı coğrafyasında avuçlarının Tekmele Yıkılsın devrilsin duvarlarım Kızıl soysuz bir muhasara akşamında İşgâl et sınırlarımı Vatansızlaşayım Yurtsuzlaşayım Orduları geri püskürtülmüş Bir hudut savunmasında... Çocukluğumun arka sokaklarında koşturan Günübirlik sızıları çoğaltıyorum Çatlaklığında dizlerimin Takılınca gözüm bir körebenin haylazlığına… Ayrılık gazellerinin mayhoşluğunda tadıyorum Yakıcılığını aşkın “Al gönlümü, ver gönlünü” abukluklarında rakseden Kayıp monologların figüranı değilim ben Anlamam Leylaî tonlu yakınmalardan Yakınlıklardan Yanıklıklardan Annemi istiyorum Gerisi bütün hilelerini bildiğim sıradan bir oyun Gerisi hepsine sahip olduğum Kırık-dökük Partal zavallı birer oyuncak Kaldır Akotsuz bir kanunun kırgınlığında ezgilenen Arazbar sesini üzerimden Canım yanıyor Kaldıramıyorum… Kendini kutucuklarına gizlediğin Aptal bir bulmacayı çözdürüyorsun bana X’in ya da Z’nin askılanacağı bütün rakamları unutuyorum Ve sonra Kaybediyorum Yitiriyorum İşlem çizgisinin altına yığdığım Biriktirdiğim Berkittirdiğim bütün sayısal değerleri Çok seçenekli bir sorusun Önümde çelik bir sandık ağırlığınca balyalanan Bütün cevaplarım doğrudur benim Ve Yanlış şıkkını işaretlediğim her soru yanlış Ya da Cevap anahtarında bütün yanlışlık Her kutucuğunu doğru dolduracağımı bildiğin Salık bir bulmacayı çözdürüyorsun bana Ve Ben Az sonra bir yalan uyduracağım sana Ve Sen İnanacaksın bana Bana aldanacak Bana kanacak Bana kalacaksın Sana bölünüyorum Sana toplanıyorum Sana çıkarılıyorum Sana çarpılıyorum Ve Sonra Çarpılıyorum İnanıyor musun Aldanıyor musun Kanıyor musun KALIYOR MUSUN Yırtıp atıyorum pasaportunu Bütün nazik, narin ellerde salınan çizgilerden Ve dantelalı mendillerden okunan “-Hoşça kal” ların Yersiz ikircikler kanatıyor gövdesini Kapına soluksuz dayanan yüzsüzlüğümün “ Ya açmasan kapıyı, ya çıkmazsan kapıya…?” Haraca kestim sıcak yüreklerden kaçırılarak Fidye mukabilinde serbest bırakılan ödsüz kanıksamaları Dinlemiyorum bilmiyorum iplemiyorum Yok sayıyorum yasaları yasakları Uysal değilim ben itaatkar hiç değil Eslek munis muti hiç, hiç değil Kırılır boynumda ıltarlar Bileğimde prangalar kırılır Önümde barbatalar Dilimde haksız haklılıklar kırılır Kırılır işte kırılmadık ne varsa Mezata çıkarıyorum bedelini nakit ödediğim aşkını 2. el fiyatına Ve kendimi düşüyorum bu gerzek Bu müptezel Bu illet bu şirret oyundan Ne kaldıysa geriye Hepsi senin...[ /italik ] |
Yakama takıp seni gitme vaktidir kıyısız ayaklarımla.
Sûküt toplasın bizi ey yüreğine serildiğim...
Bir vakit elbet diner sancılı şiirlerimizin yanan canları
Bir vakit yeniden doğarız annelerimizin rahminden.
Bir vakit tekrar babalarımızın ellerinden var oluruz o günün şafak güneşinden...
Kıyamam kıyamam ellerinin yaşlarından içerim gözlerimle...
Gözlerim yine başladılar yağmaya...
Öptüm akan kan parmaklarından...
Cansın candan en içre...
Sevgimle var ol can var ol ellerimin göz d ü ş' ü...
Hazer tarafından 2/21/2014 10:53:36 AM zamanında düzenlenmiştir.