EFENDİM
Merhamet seninle var oldu dünyalarımıza
Ay gibisin ışık oluyorsun karanlık ufuklarımıza Şu fani ömrümüzde bir kez olsun rüyalarımıza Cennet kokun ile gel, müjdeler ol Efendim… Hazindi! Kız çocukları diri diri toprağa gömülüyorlardı Gözü yaşlı anneler evlatları ardından sessizce haykırıyorlardı Cihanı beşeriyet şaşkın bir halde bu zulme seyirci kalıyorlardı Adalet yoktu, hak hukuk yoktu, merhamet yoktu Efendim… Mustarip gönüller, yürekler alev, diller suspus olmuştu Kâinat sancı içinde nice asır ki, o müjdeli günü bekliyordu Nihayet vakit geldi, ezeli nur karanlığı bir anda ışığa boğdu Âlemlere rahmet geldi, sen geldin, hoş geldin Efendim… Daha dünyaya gelmeden babasız bir yetim büyüdün Alışamadan anne şefkatine, yalnız bir garip yürüdün Çocuk yaşta tattın birçok acıları, ıstırabı çileyi gördün Doymadı anne deyişine Âmine, hasret gitti Efendim… Gençlik alıkoymadı, dürüstlüğünüzden bir şey kaybetmediniz Çocukla çocuk oldunuz, tebessüm edip hiç gönül incitmediniz Henüz peygamberlik gelmeden siz, Muhammed-ül Emin’diniz Şu zamanın gençlerine dahi o günden, örnek oldunuz Efendim… “Seni bilmeyen gönül boş, akıl ise ziyandadır Kurak çöllerde susuz, rahmetsiz bir diyardadır Sana âşık olanlar huzurlu, en güzel rüyadadır İsmin ile hıçkırığa boğulan Bilal’dir Efendim… Hasta gönüller şifa bulmaz sensiz Ağlayan gözlerin yaşı durmaz sensiz Yürüdüğün yolda yürüyen, âşıkları elsiz Bırakma o gün şefaatinden mahrum Efendim…” |