Kabil’in Sultanları
Hasan
Hazara Hasan üç pislik, üç soysuz kirlettiler seni ve ben koruyamadım arkamı dönüp bıraktım tek başına sen yapmazdın aynı şeyi korurdun beni sahip çıkardın bana “Emir sahip” derdin sahip değilim Hasan ben sana sahip olamadım Hazara Hasan bahtsız Hasan yazık bana, tüh bana bir taş atamadım soysuza bağıramadım semaya sustum Hasan sustum konuşamadım Hasan kurbanlık koyun gibi baktın soysuza bağırmadın, durdun öylece tükürmedin soysuza Hazara Hasan bahtsız Hasan yırtık gömlek, kanlı pantol ve elinde mavi uçurtma sessizce uzattın bana konuşmadın bir daha uyudun, bir de hep uyudun hazara Hasan bahtsız Hasan hatırladın mı Hasan tepedeki nar ağacını hani Ali’nin bıçakla kazıdığı “Emir ve Hasan, Kabil’in Sultanları” ben artık Kabil’in yüz karası Hasan, ben artık Kabil’in maskarası o yağmurlu günde döşeğin sırtında çıktın gittin Kabil’den ve geriye örselenmiş bir yürek bıraktın Hazara Hasan bahtsız Hasan “ sahip” şimdi sahipsiz “ sahip” şimdi sensiz (Not:Uçurtma Avcısı romanından esinlenerek yazılmıştır.) |