Ben eskiden hazır kalpli bir adamdım. Bir güzelliği bin bilinmezin içinden tanır ve severdim. Ne yokuş tanır ne bir hesaba takılırdım. Yahşi kelimelerimi alır varır yanına bir hamle de severdim. Şimdi ne oldu bilmiyorum! Ya bir güzellik yok sevmek için ya da ben eskinin güçlü adamı değilim. Herkes gibi delirip hayatın içine hapsolunmuşum. Yiyor içiyor ve geceleri uyuyorum. Aklım hazirunun emrinde az az ölü-yorum!
Yüzünü saklıyorum geceden. Elini tutan sancıya imreniyorum. Hele o yüreğine inen acı yok mu? Hasedimden çatlıyorum. Gözlerin de tükenen mutlulukları ve sesine aldığın hüzünleri yutkunup, ısrarlı ve inatçı sevdanın tek şiiri olmayı diliyorum. Kanın sustuğun da karşı konulmazın olup seni canlanmak istiyorum. Ey ukalalık mevkiim; ben artık gururunun mevziini kendi diliyle sözleyen eşkıyanın hası olmak için yaşıyorum...!
Hayatı bir rahlenin içinde açıp okuyan akılla bilmek gerek ve o rahlenin içinden bakıp söylemek gerek. Yoksa hayatın şehlalısı olmaktan kurtulamazsın. Yoksa bir nestükelikle yaşadığını bile bilmeden çürüyüp toprak olursun. Yoksa yoksulu olduğun herbirşeyin kölesi olursun!
İnsan kendini hesaplamalı ilkin. Her nefeste ölüp giden anlarının hakkını verebilmenin derdinde olmalı. Ve bir yarını umutlanırken teslim olacağı hukukunu evvelen bilmeli. Yıl(an)başını hangi sıfatla karşılayacağına bu güzergahta karar vermeli! Yoksa benzemeyi istemediklerinden olur, kahrolur. Alemlerin Rabbinin mürebbisi olduğu hayatın isyankarı olur. Kendinin helakını davet eder ve perişan olur, hiç olur, hesap sorulur..!
Belki bir isbatı yok yarına dair iyiliklerimizin ama sağlam ve sahici bir niyeti var. Bu niyetle ruhsatlanmış güçlü ve kararlı bir umudu var. Bu umuda payanda olacak muhabbeti var. Bu muhabbetin tescili inancı var. İşte iyiliği iyileyen bu gerçekten neşve bulmuş "sen var,ben varım,diğerleri var". Ve birbirimize sebil olsun diye dilimize ikram edilmiş dualarımız var. Dua için aldığımız nefeslerimizle buyrun o zaman hayata!
Aşık olan yürek tasmalı bir kelebektir dedi bilge adam. Densizlik eyleyen vakte hitaben. Sevmek en tepeye sıçrayıp kanı cevalan edenin hakkıyken mi dedi vakit. Sahibi sahicilik olanın eli ateştir dedi ve külleri közlüyerek yeniden tuttu vakti aşk. Sen dedi yenilgisiz gölgemisin ki nefesimi tutuyorsun? Beni bu yaşımda varedip sabahlara salıyorsun? İşte şimdi en gerçek aynaydı iyilik. İhlaslı, ikrarlı, izzetli ve en hızlı sevinç.
Bazen herşeyin içini üzerine tükürdüğünü hissedersin. Bakarsın ve görürsün hayatın inciten sağırlığını. Dilin kırılır konuşamazsın, gönlün üzülür sevemezsin hiçbir güzelliği. Yorgundur nefeslerin, dua etmen bile esirgenir zannedersin. Heveslerin dürülür, umutlandığın ölüm avuçlatır. Dünlerin ölüp biten leşlerine bakarsın da tek bir neşve bulamazsın. Seni avlamak için ağını ören bu örümceğe "hayat" der yine de yaşarsın..!
Gökyüzüne sarılıp sureti haktan bir aşkla var olmak istiyorum. Yüreğime kadar batıp gönül sebeplerine beni coğaltacak dert istiyorum. Sabahlar olsun bin umutla doğursun güneşler kendini. Ben Allah için yaşayıp bin kez daha sevmek ve son kez Allah için ölmek istiyorum!
Şekilsiz bir zaman ve şakili kaymış bir sürü adam. At izi it izine karışmış. Güzelliğin içine saklanmış çirkinlik,göğün gecesi yıldızsız. Mavi suçlu mevsim,yeşil ayaksız güneş. Kanımız kendi kınında değil sanki. Kendiyle kavgalı haklılığımız bitmek üzere. Bu şehlalık neyin hikmeti? Kör sukutuyla ölüp gidenler kimin uşağı? Ulamak gerek bu med cezirleri ve uslandırmak gerek hayatı. Yoksa iyiliğin denizi bitecek!
Hepimiz yaşadığımız hayatı söylüyoruz. Ama susarak ama bağırarak! Kimi tek bir hece de kimi uzun cümlelerle. Ya bir gecenin ağzında yada aydınlık bir ufkun ucunda. Söylüyoruz kimiz,neyiz,nedeniz! Ne çok şeyi habire söyleyip durmaktayız! Bu dırdıra dayanamıyor hayat ve bitiyor, biz bitiyoruz. Hayatın en gerçeği ölüm konuşuyor; Hoşgeldin. Ne getirdin,neyi getirmedin? Soruyor; Susuyorsak,susacaksak bu hayatta konuşmanın alemi ne peki?
Hangi sessizliği bölsem içinden kalabalık bir yalnızlık çıkıyor. Kimin maskesini çekip alsam, gerçeği korkutuyor. Muhabbetin en muhkem kalası olsam kinin öfkenin nefretin adamları gelip duvarlarımı taşlıyor. Her neyin iyisi olsam o şeyin kötüsü gelip musallat oluyor. Ve deniliyor ki hayat böyle birşey! Ya yavşarsın yenilir bozulur toz olursun yada yaşarsın kıdım kıdım adam olur,var olup çoğalırsın. Sabır,sabır,sabır!
Her bir zerresine Allah lafzı yazılı bir yürek olmalı insan. Dününden yarınına yürürken görüp duyduklarına değil, sevip saydıklarına ram olmalı. Gönül adamlığını zırhlanıp hep zayıf olan şeytanı evinden vurmalı. Ve nefesinde ki hiçbir helali haramilere bahşetmemeli.
Sabahın bir saati olmalı. Güneşi uyandıranı önceden söylemeli. Bir duanın kulağına fısıldayıp,kalbi bir nazarın manzarası olmalı. Duru taylar gibi şahlanıp gerçeğin menziline fırlamalı. Günahın kırıp belini günün ilk ışıklarıyla aydınlanıp aklanmalı. Kalbiyle konuşup aklıyla susmalı. Ömrünü azaltanı değil yüceltip çoğaltanı sevmeli. Hiçbirşeyin delisi olmadan dengede durup hep yarına umutla yürümeli...!
Mutlu olmanın derdiyle yaşıyorken yani mutluluğu dert edinmişken gerçekten ve hasseten nasıl mutlu olunabilir? Ve bir vesileyle bu derdi halletik diyelim bitiyor mu? O mutlanmanın halini daim eylemek dert değil mi? Biz yaşıyor olmanın külfetine tahammül için kendimizi aldatıyor yahut oyalıyoruz! Nefes alıyor, yiyor içiyor olmak, bir yarını daha umutlanmak nemenem bir derttir mesela. Ve bir şeyleri ölesiye seviyor olmak!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Aforizmalar III şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Aforizmalar III şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.