Julia ile Konuşur Gibiuludere’de yoksul kaçakçı çocukları devletin jet uçakları bombaladı sen yoksulluktan öldüler de belki de haklısın ama ne kadar lüks öldüler düşünsene; jet uçakları! hayatlarında hiç kimse onlara bu kadar pahalı bir şey vermemişti; jet uçaklarının bombaları! göz yaşları dinmeyecek julia bu beni bir ömür yaralayacak insanlar julia insanlar dünyanın her yerinde aynı aynı yükseklik ve alçaklıkta insanlar geçiyor gözlerimin önünden terli ve yorgun bir işçi kampı gibi ya da kepenkleri kapalı bir dükkan hüznünde bazen kasvetli bir meyhane ağırlığında insanlar... nepalli bir adamın çölde kavrulmuş kederli gülümseyişini ve sri lankalı bir adamın göz yaşlarını hatırlıyorum sana, bana, bize benziyordu o tayland viskisi dedikleri şey pet şişelerine doldurulup satılan belki de kör edecekti gözlerimizi ama bulabildiğimiz en ucuz içkiydi ve yetmiyordu unutmak için hiç bir şeyi bunlar var bir de kravatlı saygın hırsız pezevenkler düşündün mü?.. neden hep biz julia ezilen, sömürülen, öldürülen hapislerde, çatısı akan evlerde, şehrin unutulmuş mahallesinde... ermenistan’da türk türkiye’de kürt olmayı düşündün mü dışarıda yağmur yağıyor julia ölü bir kuş ıslanıyor balkonda sokak lambaları bir anda yanıyor hızla dolup boşalıyor cadde neşeli bir sokak köpeğini seyrediyoruz lenin heykeli ve ben coca cola kutuları lenin’e küfrediyor bir sarhoş tekmeliyor coca cola kutularını sence hala umut var mı julia ışığı söndürdüm başımı yastığa düşürdüm bizi düşündüm dağ ve deniz çöl ve uçurum oldu yol. açılmayan her kapının arkasındasın yokluğun varlığından çok halbuki sen yastığın öbür ucunda iç çamaşırlarınla sızmış uyuyorsun kutsal bir şeymiş gibi öpüyorum göğsünden kaç gün kaç gecedir bakmadım gözlerine saydın mı beni özledin mi julia seninle hiç konuşamıyoruz |