Ölesim Gelir
Güneş doğunca karşımda azı dağından
Sarı beyaz örtü gibi çiçek açasım gelir. Göçler gelir selaldımdan soğuk bunardan, Bir kuzu gibi koyun peşine koşasım gelir. Baş yaylaya çiçek açtığında ilk bahardan Sağdan soldan yörüye yörüye varasım gelir Mormanevşe,sümbül ve lale bardakçıldan Usanmadan sürüne sürüne deresim gelir Mor çiçeklerin üstüne çiseleyen yağmur gibi Nisan yağmuru olup ince ince yağasım gelir Çayır başının kayadaki akbaba kartalları gibi Yaylamın üstünde süzüle süzüle uçasım gelir Hafif bir rüzgâr estiğinde oda ardıcından Cula döşeğinde yağlık çiçeği olasım gelir Ne gelmiş ne geçmiş tasa derdim olmadan Yalınayak sümüklü çocuk gibi koşasım gelir Titreye titreye içip çavşağın soğuk suyundan Camisinde kıvrılıp büzüle büzüle yatasım gelir Olgunlaşarak yatan ekinleri dere arasından Ellikleri takıp orağ ile şakır şakır deresim gelir Ülker yıldızı, gece doğup, parlayınca gökten Hararları çuvalları merkebe yükleyesim gelir Samancılar dah çüş ile çatalşamın burnundan Peşlerinden korka korka benim de aşasım gelir Kepirde, kalede, kayalarda çalınırken kavallar Gannıcada otmanda koyun olup yayılasım gelir Helke çitil su doldura giderken köylü güzeller Sarı şabıla gibi gözlerin başında durasım gelir Gurbetçiler içemezken garamıklı suyundan Gapızın deresinde balık olup yüzesim gelir Görmedim başka yerde köylülerin huyundan İstanbulu Konyayı terk edip köylü olasım gelir Ah ah! dedikçe deyesim gelir, hiç durmadan Yedikçe yeyesim gelir nimetleri doymadan Yürüyesim gelir, ağlayasım gelir bıkmadan Ben ne bilem işte bu yayla için ölesim gelir Mehmet KARAGÖZ HATİBİ Gazeteci Yazar/11.02.2013- KONYA |
COK BEGENDIM KALEMINIZI KUTLARIM VE SAYGIMI BIRAKDIM