...Göz hiç doymuyor ki…gönül demim yine inatta ya uyarsa kör topal giden nefsime diken olup da batar sonra yüreğimin en ücra sol köşesine kalırım hep o bildiğin için de iç haykırışlarımın altın da ezilirken ruhum ecel terlerim yıkar da durur işte o zaman ki bedenim de ıslanır korkularım öyle bir an vardır ki içim de beni sıkıp bunaltan bir hüznün kasaveti saklıdır ki param parça eder yüreğimi o an da ne göz görür ne koku alır burun ne kulak duyar iflas etmiş olan tüm duygularım da canlı mıdır cansız mı? bilip bilmemek sığmaz ki içte ki kurala işte o an belki de bu andır tebessüm bir ışık olup okşarken yüreği mi? tevazu bir hoşnut olup da besler dimağımı benliğe aldanıp kapılmadan nefse düşmeden bir yaşayabilsek ya ve gurur kibir olmasa da sadece insan gibi bir kalabilsek ya her şey olacağına varır derler kapı açık olmalı ki havalansın da mikroplar çıkıp da gitsin boşluğuma ruhum ak pak temizlensin hakikatin tüm güzellikleri bir birde geri gelsin tırpan çekilmiş olan hisler ihtiyar ruhlu adam kavlin de hükmeder garip gariptir zannetse de o zavallı kendini bir aslan o his yoğunluğum var ya dimağı mı içine alınca özlem girdabım bile boş kalır yanın da değerlerin hiç yıkıldığını görmedim ki taşıyamayanların yıkıldığı kadar zira değerler çoktan yakalarını bırakmıştır onların daha tutunacak neleri olur ki hayat bir tokat tokmağı gibi o vurdukça yön değiştirir insan düşüp kalkmadan yön bulunmuyor ki tüm cep ve cepkenler dolsa da nedense göz hiç doymuyor felek ne kadar verip de veriştirse bile o ebediyen dipsiz bir kuyu olarak kalıyor… (22.12.2013) AZAP… |