ESKİDEN KIZARAN YÜZÜMÜZ VARDIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın YÜZÜMÜZ NEDEN NİÇİN KIZARIR
Başkalarının önünde gülünç duruma düşme, yetersizlik ya da başarısızlık duyguları sizi utandırabilir. Utançtan dolayı yüzünüz kıpkırmızı olur. Utanç, bizi bunaltır ve bu "dövüş ya da kaç" prensibini tetikler ve vücudumuz korkuyla savaşmak ya da ondan kaçmak için adrenalinle şarj olur. Adrenalin, kaslara bol oksijen desteği sağlamak için kalbin hızlı çarpmasına yol açar. Fakat, bu bizim daha sıcak hissetmemizi sağlar. Kendimizi serinletmek için, terleriz ve kan cilt yüzeyindeki kılcal damarlara doğru akar ve kızarmaya neden olur. Yüzümüzde daha fazla kan damarı olduğundan yüzümüz kızarır. Diğer birçok stres türü de kızarmanıza yol açar. Kızarmaya başladığınızda bunu durdurmak zordur. Londra’dan Dr. Michael Sinclair, "Bir kez kızardığınızda, diğerlerinin önünde zayıf göründüğünüzü düşünerek bir çoğunuz daha fazla utanıyor ve kızarıyor" dedi. (Bakara Suresi 188) Rahmeti sonsuz olan Mevla’mız, başka bir ayet-i kerimede ise, şöyle buyurmaktadır: “ Ey iman edenler, aranızda birbirinizin mallarını haram sebeplerle yemeyin. Meğerki karşılıklı rıza ile yapılan bir ticaret yoluyla olsun. Nefislerinizi (de) öldürmeyin. Hiç şüphesiz Allah, çok merhametlidir.” ( Nisa suresi 29) Ayet-i kerimelerde zikri geçen haksızlık ve haramla mal yemek, Allah Resulü’nün izin vermediği, kötü gösterdiği yollardan haksız kazanç temin etmektir. Bunlar, İslam hukukunda bir bir açıklanmış her biri korkunç birer afet olarak gösterilmiştir. İşte, rüşvet, haksız yere ve haramla mal yemenin çeşitlerinden birisidir. Rüşvet, bir hakkın iptali veya haksız bir arzunun gerçekleşmesi için kullanılan bir vasıtadır. Haklıyı haksız, haksızı haklı çıkaran, başkalarının hakkını yediren, haksız hüküm verdiren, çıkar elde eden ve böylece cemiyeti perişanlığa sürükleyen bir vasıta… Bu vasıta, nakit para olabilir, taşınır ve taşınmaz mal olabilir, hatır-ı gönül olabilir ve “hediye” adı verilen mal da olabilir. İsmi ve şekli ne olursa olsun rüşvet, adaleti yok eden, zulmü kucaklayan, imanı zedeleyen, yürekler yakan, gönüller parçalayan korkunç bir vasıtadır. Kul hakkı nedir? Kul hakkı, insanın sahip olduğu hakları demektir Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim kul hakkı üzerinde önemle durmaktadır. Allah’ın emir ve yasaklarının hemen hemen dörtte üçü kul hakkı ile ilgilidir. Bu sebeple, Allah’a kulluk, yalnızca belli ibadetleri yerine getirmek değil, aynı zamanda insan haklarına da büyük saygı duymaktır. Aksi takdirde insanların birarada kardeşçe yaşamaları, devletler kurmaları mümkün olmaz. Toplumun kaynaşması, kötülüklerden uzak, kardeşçe yaşayışın sağlanması için kul haklarına saygılı olmak o kadar önemlidir ki, Allah her türlü günahı affettiği halde, kul hakkını affetmiyor. İhanet etmek, utandırmak, küçümseme, mala ve cana zarar vermek, alış verişte aldatmak, dargın durmak, iftira etmek, arkasından konuşmak, laf taşımak, dedikodu yapmak, anarşi çıkarmak, dini ve milli değerlere saygısız davranmak kul hakkını zedeleyen davranışlardandır. Peygamberimez: “İnsanlara merhamet etmeyen kimseye Allah’da merhamet etmez.” buyurur. Kaynak: kulhakki.nedir.com/#ixzz2o9LA3MwZ
|
Yüreğine kalemine sağlık
Çok saygılar