YETERKİ MUTLU OL!
Yok mudur acını dindirecek bir formül?
Yok mu seni geri getirecek bir yol? Ne olacak bu halim, ne olacak bu sensizliğim... Ben sadece seninim ama dinletemedim. Her gecenin karanlığında senin için akıttığım Gözyaşlarım şahittir aşkıma. Seni geri isterkenki çığlıklarım, haykırışlarım Şahittir nasıl aşık olduğuma. Ancak sen inanmadıktan sonra ne içindir çabalarım Ki nasılsa bildiğini okursun sen. Hiç sevmediğini söylerken dahi o kadar içten Ve bir o kadar gerçekti ki! Yanımda olduğunda bile bu kadar gerçek olmamıştın. Bunun nasıl acıttığını bilemezsin, Bilme de zaten hep iyi ol Hep mutlu ol, her zaman güçlü ol. Ben ikimiz yerine de çekerim tüm acıları, Bütün yanlızlıkları ve de unutulmayacak olan Anılara ağlamayı... Sen yeterki MUTLU OL!p |
Kalem ele alınan konuyu sanki geçmiş zamanda yazmış gibi görünse de oysa kısa zamanda yazdığı bir kalem çalışması olsa gerek. İçten uyguların dile geldiği ve dizeleri duygusal bağlamda ele aldığı farklı bir bakış açısı yaratmış…
Okurken insanı sıkmayan keşke seslendirmesi de olsaydı denen bir kalem çalışması. Burada şaireyi kutlarım dizelerinden dolayı…
Buradan şaire seslenmek istiyorum. ‘’Acılar sessiz sessiz kanamayı becerir de; sevinçler suskun kalmayı beceremez.’’ Bu aforizmanın kendime ait olduğunu şaire cevap olarak sunmak istedim. ’’ Şaire ne olacak halim demiş. Aslında nede güzel söylemiş. Oysa şairenin hali kalemi eline alması ile başlamış derim.
Burada şaire kısa zamanda ayrı kalmış olan aşkını anlatmış sanırım. Ve sessizliğin izinde koşan ve yürüyen şaire neden gözyaşları akıtıyor ki… Veya insan niçin gözyaşı akıtır. Ben gözyaşını bir sevdiğim için, ikincisi bitkileri sulamak için dökerim. Çığlıkların, haykırışların bence faydası yok şairem… Âşık olduğunu bir sen biliyorsun gibi ve aşkının çabasızlığı boşuna derim…
Şairenin sevmediğini bile bile yaklaşması aşkına olan güveninden olsa gerek. Unuttuğu bir şey vardı sanırım kaleme olan aşkını ve güvenini unutması. Her şey yazıldığı gibi olsaydı âşıklar kaleme alınmazdı. Dizeleri anlatan şaire kendi aşkını anlatmayı bu zamana bırakmış sanırım.
Şaire burada kendini her iki role koymayı başarmış. Kutlarım. Oysa şairin yerinde şaire, şairenin yerinde de şair olmalıydı. Bu anlamda şaire geç de olsa aşkının ne halde olduğunu, kendisinin nasıl görüldüğünü ve kendisine bakış açısının nasıl olduğunu anlamış olsa gerek ki tüm varlığıyla vazgeçmiştir.
Teması aşk olan, ana fikri yalnızlık olan ve içinde görülen kişilerin şair ve şairede ibare olduğu anlatılan bu şiirde şaireyi kaleminde daimlik göstermesi temenni ediyorum..
Kaleminiz daim olsun…