Gözlerin/i Bana Kıyam/etEn fiyakalı, En filinta yalnızlığı dik dudaklarıma; Ki, sensizliğim ulu orta ifşa edilmesin. Kangren bir yokluğu peydahla içime. Kendi enkazına darağaçları kuracak kadar Bedbin depremleri ilmekle Ciğerlerimin en dipsiz kuyularına. Yürek mihrabımı öper gibi yapıp Gözyaşının tuzuyla sıvazla Sana tutuşmuş yaralarımı.. Sol cenahımda Şiddeti bilinmeyen zelzeleler. Kanımdan t/aşan yorgun kelebekler. Yüzyıllık uykular taşıyan Kör bıçağın ucunda küf rengi yokluk. Yusuf’un beyaz entarisinden bile utanan Kırgın çocukluğumun Araf’ını ifşa eden Ekmek arası iki ketum gözyaşım Kirpiklerimde yağmayı bekleyen. Sesinden bir nihavent bir şarkı duymayalı Sustu alfabe, İçimin üşümüşlüğüne düştü Bir susak ateş. Kaypak bir gecenin içinde içten içe Sızlayan ince unutulmuşluk. Lime lime edilmiş bir yüreğin Dudak ucundan öpülmüş bir yalnızlık. Eşantiyon bir ispiyonu Yüreğimde bir kürtaja zorlarken Tenzih etmiyorum yokluğunu. Hadi sevgili, Beni yokluğunla imtihan et. Besleme acılarımı Kirpiklerimin göğsünde emzirirken Hangi tehirli tren Uykusuzluğumun şiirlerini ulu orta öpebilir ? Tevazu bekleme benden ey aşk; Beni gözlerine kıyam et, Ki, tek bir gözyaşı için Kanlı bıçaklı olduğum ölüme hürmet edip Gözlerinin kıyametini bekleyeyim. 27 Kasım 2013 00.57 |
Bazı kalemler duyguyu okura yansıtıyor... İsmail Sarıgene kalemininin içine aşk doldurarak... iyi yazanlardan.
Tebrikler.