uşağım şimdi zıplayacaksan zıpla gerisi yok çünkü denizin didarı asılı kalır sonra ay sonu gelince cepte cepkende delikli oluşu “nigarlaşmış” olur o anda zahir olan ne kaldı ki bu puslu zaman da zevahir zannedilir boş çuvallarla boş kafa bir ömür intizar da geçip gitmiştir aslın da yanan yüreğin “nâr-ı sevdası” destan olur firak kokar tüm zamanlar hasret kalınır ebediyen bir ezhâr bahçesine
gönül dili lal hayata bakar durur aptal tahassür içinde geçip gidince günler dem geçmek nedir hiç bilmez heba olur tümden edilen onca emekler bâd-ı sabâ beklenirken tan vakti dil rübâya teslim olur bedenin tüm sırrı gamze gamze düşersin hasretin koynuna zîşanken hayatta ölümü bekler insan ayân olur aklın kayıp noktasına aşk güher gibi parlarken göz bebeklerinde umut ışıkları pırıltısı göz kamaştırır istemlerin intizar’ın kalınır uçurumunda
üryan bir sabi gibi kalınca ortada saman yolunun kolların da aradık umudu hâbgâh odalarından hiç çıkamadık ki biz nur-u mâhı görelim bir dergâhımız bile olmadı uhrevi olacak ne yaptık ki biz dost rabbani olarak nefsin cenderesine gömülüp kalmaktan başka cûş edelim dense de tüm duygular elif dedik “be” de kaldık yarım yamalak dolandıkça dolandık bahtımıza yalnız kaldık kendi özümüzün için de bile
bir lahza gözümüzü açamadık ki gerçeklerle kasavetler çöküp de durdu yüreğimizde gazap meyveleri gibiydik her zaman cem etsek avuç içimizi bile doldurmaz hayır ve hasenat fassal niyetlilerin elin de debelenip de durduk azap ettik hem kendimize hem de tüm etrafa ikiye bölününce yürek bir türlü yön seçilemedi ki süregelen bir oluşum gibi geçip de gitti süreç resetlendi tüm yaşamımız vakit kalmadı sanki batmaktayız gassal’ın önün de sessizce yatmaktayız işte şimdi ki başladı çile damımıza konma vakti gelip de çattı bile…
(24.11.2013) AZAP…
dîdar: yüz, çehre nîgâr: resim, resmedilmiş zâhir: gerçek, görünen, açık zevâhir: coşkun denizler, parlak yıldızlar, çiçekler vs. intizar............:bekleyiş nâr-ı sevdâ...:aşk ateşi firak...............:ayrılık ezhâr.............:çiçekler dil...................gönül tahassür........:ümitsiz bekleyiş dem...............:zaman heba..............:ziyan, kayıp bâd-ı sabâ.....:sabah rüzgârı dil rübâ...........:gönül çalan gamze...........: gülümserken yanakta oluşan sevimli çukur zîşan.............:canlı ayân..............:açık, aşikâr dem...............:zaman heba..............:ziyan, kayıp bâd-ı sabâ.....:sabah rüzgârı güher...........:cevher, mücevher üryan............:çıplak hâbgâh........:uyunan yer, yatak odası nur-u mâh....:ay ışığı dergâh........:dervişlerin toplandıkları, ayin yaptıkları yer uhrevi: ahrete ait ahretle ilgili. nefsin cenderesi: nefsin sıkıştırılması. cûş: kaynama, coşma, galeyan. lahza: göz açıp kapayıncaya kadar geçen zaman, an. kasavet: tasa, keder, kaygı, üzüntü, kasvet. gazap: öfke, kızgınlık, dargınlık. cem: toplama, toplanma, bir araya getirilme. azap: ceza, eziyet, işkence, şiddetli acı hissi. resetlemek: boşaltmak, sıfırlamak... gassal: ölü yıkayıcısı. dam: tutuk evi, hapishane, ceza evi kabir... fassal: iftira atan kasıtlı leke süren kimse
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ÜRYAN BİR UŞAKKEN ÇÜRÜTÜLDÜK BİZ… şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÜRYAN BİR UŞAKKEN ÇÜRÜTÜLDÜK BİZ… şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
HAYATA VE İNSANLIĞA DAİR BÜYÜK ANLAMLAR ÇIKARAN DİZELERİNİZ HARİKYLDI ÜSTADIM. GÖNÜL SESİNİZ DİNMESİN.
üryan bir sabi gibi kalınca ortada saman yolunun kolların da aradık umudu hâbgâh odalarından hiç çıkamadık ki biz nur-u mâhı görelim bir dergâhımız bile olmadı uhrevi olacak ne yaptık ki biz dost rabbani olarak nefsin cenderesine gömülüp kalmaktan başka cûş edelim dense de tüm duygular elif dedik “be” de kaldık yarım yamalak dolandıkça dolandık bahtımıza yalnız kaldık kendi özümüzün için de bile
bir lahza gözümüzü açamadık ki gerçeklerle kasavetler çöküp de durdu yüreğimizde gazap meyveleri gibiydik her zaman cem etsek avuç içimizi bile doldurmaz hayır ve hasenat fassal niyetlilerin elin de debelenip de durduk azap ettik hem kendimize hem de tüm etrafa ikiye bölününce yürek bir türlü yön seçilemedi ki süregelen bir oluşum gibi geçip de gitti süreç resetlendi tüm yaşamımız vakit kalmadı sanki batmaktayız gassal’ın önün de sessizce yatmaktayız işte şimdi ki başladı çile damımıza konma vakti gelip de çattı bile… SAYGILARIMLA...
Çok hoş bir şekilde insani serüvenimizi işlemişsiniz. İnşallah yıkanmaya başlamadan ceset, ak pak olanlardan oluruz... Kutluyorum Üstadım. Selam ve saygılar
Behlül Dânâ şehirde, dolaşıp ara sıra, Nasîhat ediyordu, bir kısım insanlara.
Ve eğer görür ise, bâzı yanlış işleri, Derhal îkâz ederdi, gidip o kişileri.
Bu durumdan rahatsız olan bâzı kişi de, Şikâyet eylediler, onu Hârûn Reşîd'e.
Dediler ki: "Behlül'e, söyleyin de ey sultan, Yaptığımız işlere, karışmasın her zaman.
Bizim günahımızla, ne derdi var ki onun, Hem kendi bacağından, asılmaz mı her koyun?"
Çağırdı Hârûn Reşîd, Behlül'ü sarayına, Halkın şikâyetini, söyledi aynen ona.
O, terk etti sarayı, hiç bir cevap vermeden, Ve bir kaç koyun alıp, onları kesti hemen.
Her sokağın başına, o kesik koyunları, Kendi bacaklarından, asıverdi onları.
İnsanlar bunu görüp, dediler: "Ne olacak, Delinin yapacağı, nihâyet budur ancak."
Lâkin günler geçtikçe, o etler kokuyordu, Bundan bütün mahalle, rahatsız oluyordu.
Artık durulmaz oldu, bu kokudan nihâyet, Halk gidip halîfeye, eylediler şikâyet.
Dediler: "Ey halîfe, Behlül'e söyleyiniz, Astığı koyunlardan, bîzar olduk hepimiz."
Hârûn Reşîd, Behlül'ü çağırıp sordu hemen, O ise şöyle dedi, halîfeye cevâben:
"Kendi bacaklarından, astım ben her koyunu, Ne için şikâyete, geldiler size bunu?
Demek ki bu şekilde, asılsa da her koyun, Kokunca, her insana, zararı varmış onun.
Anlatmak istedim ki, onlara ben bu halle, "Bir kötünün şerrini, çeker bütün mahalle."
Vüheyb bin Ömer Sayrâfî இܓ ________________________________________
இܓ Önde Gidenler - இܓ Ebul Hasan-ı Harakani Hz.lerinden இܓ Hikmetli Sözler . இܓ .. ► 2:28► 2:28 www.youtube.com/watch?v=TNYN0SS6xpY o Benzer 12 Kas 2011 - Selman Kaya tarafından yüklendi Önde Gidenler - Ebul Hasan-ı Harakani Hz.lerinden Hikmetli Sözler - YouTube. Subscribe 42. Changes ...
ALLAH cümle inananları HAKK YOLdan ayırmasın …Peygamberimiz Hz. MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V.) Efendimize Hayırlı bir ümmet eylesin…Hadis-i Şerif’leri iyi tetkik edip ayırmaksızın nasiplenenlerden eylesin İnşâALLAH…Amin! இܓ
இܓ இܓ இܓ இܓ இܓ & இܓ
இܓ KADRİ BEY gerçekten güçlü bir kaleminiz var… İçerikten yorumuma yansıyanlar...eskiler yazarken ne güzel ifade ediyorlar…Bizler de hayranlıkla OKU yoruz…Bilmediklerimizi öğreten ustalara teşekkür ediyorum…DOST Yüreklere saygılar…
Toplumun geleceği,çoğalan nüfusumuzun geleceği endişe verici...Eğitimsizlik ve yanlı davranışların yüzünde umarım o kuyuya düşmeyecektir.Her zaman aynı duyguları değişik mısralarla ifade etmeniz bu sizin ne kadar usta olduğunun göstergesidir.Sevgi ve saygılarımla...
Zıtların bayram yeri değil mi burası? Ve zıtların çocuğu değil mi insan? Güzelse insan, sevimliyse, bu haliyle, bu yapısıyla güzel ve sevimli. Öyleyse insan, insan olarak sevilmeli
Hocam bu kadar lugatı şiir/e yığmaya ne denli karşı olduğumu biliyorsun....bu şiirin estetik ,yalın esin/siz fakat okunduğunda çözümü zor ve zaman istiğeceyi bir şiir olduğu için açıkcası şiiri irdelemek çözmek ahaa burda dursun bu kadar ağır ton çeken bir şiiri bir defa/da okuyup helel olsun yazanlara normalında helel olsun....şiirin her imlası farsı, arabi ve yeni kelme hazinesi gizzemleşmiş bi r şiir....bu şiirin doğru dürüst dökümantı aynı şatoya benziyor...hem şatafatlı hem odaları bir birine gizememlerle bağlanmış altın, yakut kapılar...lakin misafir köylü olunca yani ben bakıp bakıp başım döndü doğrusu..... ( bunları yazarken samimiyetsiz olmadığımı size karşı ne denli saygımın olduğunu biliyorsun ) şiirini çözdüm desem fars arap olayım.Şurası bir gerçek ki emekle ve ustaca yazılmış bir şiir....Şiir/e zaman ayırmak gerekir....diğer bir okuyup çözen arkadaşların zekalarını kıskanmadım desem vallahi yalan söylemiş olurum....tebrik eder saygılarımı sunarım..Kadir Haktan TÜRKELİ
uşağım şimdi zıplayacaksan zıpla gerisi yok çünkü denizin didarı asılı kalır sonra ay sonu gelince cepte cepkende delikli oluşu “nigarlaşmış” olur o anda zahir olan ne kaldı ki bu puslu zaman da zevahir zannedilir boş çuvallarla boş kafa bir ömür intizar da geçip gitmiştir aslın da yanan yüreğin “nâr-ı sevdası” destan olur firak kokar tüm zamanlar hasret kalınır ebediyen bir ezhâr bahçesine
herkesin kendinden bir parça anlatım bulacağı mısralarda kendimi buldum üstad okuduğum şiirlerinden ayrı bir haz almaktayım selamlar mükemmeldi
Fotoğraf o kadar endişe verdi ki, şiiri okurken aklım da, o çocuğun elinde ki, bıçak saplı kaldı... Dünyanın sonu gelmiş ... Yüreğine kalemine sağlık AZAP Çok saygılar
üryan bir sabi gibi kalınca ortada saman yolunun kolların da aradık umudu hâbgâh odalarından hiç çıkamadık ki biz nur-u mâhı görelim bir dergâhımız bile olmadı uhrevi olacak ne yaptık ki biz dost rabbani olarak nefsin cenderesine gömülüp kalmaktan başka cûş edelim dense de tüm duygular elif dedik “be” de kaldık yarım yamalak dolandıkça dolandık bahtımıza yalnız kaldık kendi özümüzün için de bile
bir lahza gözümüzü açamadık ki gerçeklerle kasavetler çöküp de durdu yüreğimizde gazap meyveleri gibiydik her zaman cem etsek avuç içimizi bile doldurmaz hayır ve hasenat fassal niyetlilerin elin de debelenip de durduk azap ettik hem kendimize hem de tüm etrafa ikiye bölününce yürek bir türlü yön seçilemedi ki süregelen bir oluşum gibi geçip de gitti süreç resetlendi tüm yaşamımız vakit kalmadı sanki batmaktayız gassal’ın önün de sessizce yatmaktayız işte şimdi ki başladı çile damımıza konma vakti gelip de çattı bile…
(24.11.2013) AZAP…
Sustum ve şiirlerin usta kalemini saygıyla selamladım Her zaman şiir okudum sayfanda usta ___________________________________________________Saygılar
üryan bir sabi gibi kalınca ortada saman yolunun kolların da aradık umudu hâbgâh odalarından hiç çıkamadık ki biz nur-u mâhı görelim bir dergâhımız bile olmadı uhrevi olacak ne yaptık ki biz dost rabbani olarak nefsin cenderesine gömülüp kalmaktan başka cûş edelim dense de tüm duygular elif dedik “be” de kaldık yarım yamalak dolandıkça dolandık bahtımıza yalnız kaldık kendi özümüzün için de bile
bir lahza gözümüzü açamadık ki gerçeklerle kasavetler çöküp de durdu yüreğimizde gazap meyveleri gibiydik her zaman cem etsek avuç içimizi bile doldurmaz hayır ve hasenat fassal niyetlilerin elin de debelenip de durduk azap ettik hem kendimize hem de tüm etrafa ikiye bölününce yürek bir türlü yön seçilemedi ki süregelen bir oluşum gibi geçip de gitti süreç resetlendi tüm yaşamımız vakit kalmadı sanki batmaktayız gassal’ın önün de sessizce yatmaktayız işte şimdi ki başladı çile damımıza konma vakti gelip de çattı bile…
BEN SİZİ ANCAK TEBRİK EDEBİLİRİM SAYIN ÜSTADIM, KALEMİNİZ HEP VAROLSUN, SAYGI VE SELAMLARIMLA.
Değerli kardeşim.kelime dağarcığımız eksik olduğu için ,kelimelerin bazılarının anlamını bilmiyorduk ne yalan söyleyeyim.Ama anlamlarını okuyup ona göre incelediğimde şiiri daha çok anlayarak okudum.Değerli kardeşim,insan olmanın güzelliklerini anlatan çok güzel bir şiirdi bu didaktik şiiri okuyupta ders alanlar olurmu aca ba.keşke olsa.İnsanların mutlu olması, onların birbirine yaklaşmalarına, birbirini sevip saymalarına bağlıdır Aralarında bu sıcak ilişkiler geliştirildikçe; insanlar ihtiyaçlarını gidermek için birbirine destek olacaklardır .Varlıklar içerisinde en şerefli ve en mükemmel olanı insandır Allah onu en güzel şekilde yaratmış ve yeryüzüne göndermiştir Bundan dolayı sevgiye en lâyık olan da insandır .Sevgili Peygamberimiz (S A V ) de iyi ve sevgiye lâyık insanın kim olduğunu bir hadisinde şöyle belirtmiştir: “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydası en çok dokunandır ” Büyük halk şairi Yunus Emre, insanı, “yaratıcısı”ndan dolayı sevmenin gerekliliğine inanmıştır Hatta insan kalbini kıran kimsenin namaz kılsa bile bir değer taşımadığını ifade etmiştir:
(Yunus Emre Divanı,s 170) Bütün insanlar, birbirini Allah rızası için sevmelidir Çünkü böyle bir sevgide herhangi bir çıkar bulunmaz . Birbirimizin hata ve kusurlarını araştırmamalıyız . Sevgi ve hoşgörüyü öne çıkarmalı, hata ve kusurları düzeltmeye özen göstermeliyiz . Unutmamalıyız ki insanları birbirine bağlayan, doğruya ve güzele ulaştıracak olan tek yol sevgidir.
Bizler şanslı kuşaklardık bence, bizden sonra gelen "Z kuşağı " insanları ne kadar zıplarlarsa zıplasınlar daha çok zıplayacakları mesafe yaratacaklarını anlamaya başladılar bence. İlerleme yaşanırken herşeyde bu amaca ulaşmak çok fazla çaba gerektirdiğinden mi bilmem, önceliklerin mücadelesi oluşturuveriyor yaşam çemberini. Ancak ettikçe mücadele daha iyisi için sanıyorum hep genişliyor çap ve tatminsizlik , mutsuzluk, huzursuzluk dolduruveriyor açıkta kalan kısımları...
Tebrikler yürekten düşünüş ve yorumlayış biçiminize...
ve kokuşmaya başladı bazıları kokusu tüm şehri sardı bile...etraf leş gibi kokuyor hatta:((
Üretmeden tüketmek… Batılı ekonomi tarzında insanların zihinlerine sokuşturulmaya çalışılan tek felsefe budur. Tüketin, çılgınca tüketin…!
tükettiğiniz ne bir kere bile düşünmeden...!
Toplum olma hasletlerimizden arındırıldığımız, hak, hukuk, adalet, paylaşma, dayanışma kavramlarından yoksun bırakıldığımız bu sürecin nereye varacağı da bir yara...
Bir toplumsal çürümenin eşiğindeyiz… sonumuz hayrola...
üryan bir sabi gibi kalınca ortada saman yolunun kolların da aradık umudu hâbgâh odalarından hiç çıkamadık ki biz nur-u mâhı görelim bir dergâhımız bile olmadı uhrevi olacak ne yaptık ki biz dost rabbani olarak nefsin cenderesine gömülüp kalmaktan başka cûş edelim dense de tüm duygular elif dedik “be” de kaldık yarım yamalak dolandıkça dolandık bahtımıza yalnız kaldık kendi özümüzün için de bile
Üstadım Kaliteli şiir okumak Güzel duygu bu duyguyu yaşattığınız için teşekkür ederim kaleminiz daim olsun
Kadri Bey şiiri okurken ve resme bakarken çocukluğum aklıma geldi.Eskiden kalaycılar gelirdi.Biz çocuklar yerlere yatar onları seyrederdik.Tıpkı resimdeki çocuk gibi.Ellerine sağlık.Sealmlarımla!
Sayın şair aslında dili bu kadar zorlaştırarak üzüntüsünün boyutunu anlatmak istiyor zannımca..Zamanın götürdükleri ,getirdiklerinden hep bir fazlaydı hayatımızda ..Lakin kim verdi bu sübyanların eline bu bıçağı :(((
''Uşağum'' kelimesini görünce karadeniz şivesiyle biraz latifeli bir şiir okuyacağımıı düşünürken çok derin bir mevzuyla karşılaştım... Yüreğinize sağlık... selam ve saygılarımla..
Hocam usta kaleminizi kutluyorum ve yeni kelimeler ogreniyorum ve inceliyorum Masallah cok guzel bir calisma Buyuk saygimi birakdim ve anlamida o kadar buyuk
Ne güzel şiir, ne güzel insan.
Hürmetlerimle efendim.