Bir Var Bir Yoksun
Gönül bin bir hevesle kanat çırpsa da umuda
Yeşerip dal budak salsa da otağına Herşeyde olduğu gibi, eskir zaman Yenik düşer yorgunluğa Kopar ansızın inceldiği yerden Ecel konar can kafesine Düğümlenir dilin, mil çekilir gözlerine Kopar bir bir can tellerin. Karşında ağlaşsa da bir kaç sevenin Dokunmak istersin dokunamazsın Konuşmak istersin konuşamazsın Görmek istersin olup biteni, telaşla Açıkta olsa göğe dikili gözlerin, göremezsin, Sevemezsin, ağlayamazsın, kırıp döküp, Çığlık atıp haykıramazsın. Kapatır kepenklerini bir el Kundaklanırsın anadan üryan Sığdırırlar bir ömrü tahta sandığa Yolculuk başlar sonsuzluğa Üç beş dost omzunda. Gerisi ah vah, dedikodu, edikodu, Örtülür üstüne kara toprak Dökülür belki üç beş gözyaşı Çok geçmez, unutulursun Bir varsın bir yoksun. Belki ruhun kanat çırpar maviliklere Belki kızgın kayalıklarda sürünür. Bilemem ne gelen var, ne gören ne şahit olan İyiysen kanat çırparsın göklere Derdi rahmetli babam. ’Beşer şaşar, şaşanı da hoşgör Mahşerde dikilir karşına her amelin derdi Her fırsatta, yüreği cefayla yoğrulan anam. Ona da anası söylemişti sanırım Onada onun anası, Bilemem, ne göreni var, ne tanığı. İçimde gizemli bir ses dillenir, ’Bütün bu güzellikler boşuna mı? Bu ağaç, bu çiçek, bu deniz, bu gökyüzü Elbet her eserin vardır bir ustası Bir söyleyen, ilk ve son sözü Kim yakar kandil gibi başımda duran Bu ayı, güneşi, sayısız yıldızı Ya bu bedene verilen can Ve tarihin sayfalarında unutulan kan Sorulur elbet bir gün her şeyin hesabı. Sanma Güneş söner, Ay küser, Dünya dönmez Yürekte açılan yaralar dinmez. Matemler de unutulur, ölenle ölünmez Yine mehtap aydınlatır geceleri, Güneş yeniden gülümser her sabah, Mecrasında akar yine ırmaklar Kayaları hırsla döver hırçın dalgalar Kartallar yarışır yüksek tepelerde Maviliklerde süzülür martılar Ağaçlar çiçek açar, koşuşur dallarında kuşlar Durmaz hayat sen gittin diye Dünya yine bildiğin gibi döner Kalsa da mecalsiz, argın, yorgun Bir eksik bir fazla ne fark eder Her şey yerli yerinde Bir tek sen yoksun. |