YAŞAM VE ÖLÜM
Yasam ve ölüm ne hissettiriyor mutluluk ,kin , acı , umut hangi duygu peki . Hisleri düşünürken bile ölüm kelimesi yeterli oluyor beklide hayıflanmaya, mutsuzluğa ,umutsuzluğa düşmeye.Yasamak diyince kaplayan o heyecan keşif etme hissi yerini bırakıyor karanlıklara.Çoğu yazarın, şairin,ressamın, heykeltıraşın yansıttıklarında yok mudur bu duygular ? Yasamak bazen isyan ederek bazen de etmeyerek.Yasamak dediğimiz sekiz yaşında oyun oynamak, on sekiz yaşında aşık olmak ,yirmi sekiz yaşında gelecek kaygısı,otuz sekiz yaşında ben nerdeyim,kırk sekiz yaşında olmak istediğim yerde miyim,elli sekiz yaşında boş ver daha büyük dertliyim düşünceleridir.Yasamak yasadıklarını düşünmektir.Ölüm nedir peki ?Söylenince bile iç karartan kelime ölmek.Ergenlik çağlarında, yaşamanın anlamına varılmaya başlandığı çağlarda karşı cins için ölme arzusu,bunalımlara girip ölmeyi istemek, nedendir bu yaşlarda böyle hissetmek.Yas ilerledikçe senin için ölemem benim hayatım daha değerli ben ‘’yaşayacağım’’düşüncelerine dönüşür. Çoğu araştırmacının yıllardır incelediği bu konu aslında birbirine kelime kökenleri olarak uzak olan söylemde yakın bir şey hissettirmeyen düşündüğümüzde bağlantı kurduğumuz iki kelime bizim hayatımız. ‘’ O adam benim ölümüm‘’ aslında sevdiği bir insan için bu lafı söyleyen tasvirini oldukça etkili yapmıştır.Elini elimin yanına koyup yeşil gözüken damarlardaki kana bakıp sevdiğinle aynı olduğunu düşünür ve sevdiği için sevdiğinin ölümü olacağına inanır.Ulaşılamayan sevgiler,aşklar içinde tasvir edilecek sözleridir. Bazen sözlerin altındaki anlamları bulmak zordur bazen de sözler sadece sözlerdir.Şimdilik sadece yaşam ve ölüm gibi … Yasamı ölümle yazıp ‘ölümsüzleşmek’ gibi…
|