Yaralı Bir Serçe Kelepir Yaralarımdan Öpüyordu
Duvağı hiç mutlulukla gusledilmemiş gülüşlerim vardı
Gözlerine zemzem sürerken suçüstü yakalanmış. Penceresiz bir gecede Sen bir şiirde saçlarını tararken Yaralı bir serçe kelepir yaralarımdan öpüyordu. Cesedime iliştirilmiş bir muskaya Eşlik ediyordu kangren kirpiklerim. Bir türkünün göğsüne başını yaslamış Çocuğun mavi entarisine asıyordum tüm şiirlerimi. Tekil karanlığın koynunda soyunurken dudaklarımı Çoğul bir yalnızlıkta İmla bozukluğunda can çekişiyordu sol yanım. Ateşte harlanmış Demirde soğutulmuş bir bıçakla yokluyordum Yüreğim sana atıyor mu diye; Etime değen her soğuklukta Gözlerini ifşa ediyordu her bir hücrem. Ne zaman Kürdilihicazkâr bir şarkının Ellerinden sımsıkı tutsam İman tahtasında çoğalan öpüşmelerimizden Sorguya çekiliyordum. Saçlarının kokusunda sarhoşluğum, Yüreğime kurulmuş darağaçlarının altına Serilmiş bir Cennet oluyordu. Gözlerinin hülyalarında raks ederken Üşümüşlüğümden vuruluyordu bir ceylan. Ve bir kelebeğin öksüzlüğüne Kurban veriliyordu beraber eşlik ettiğimiz şarkılar. Sevdaya nazır bir iskelede Ruhumuzun dehlizlerinde yanarken Aşk üstü yakalanıyor kır düğünü düşlerimiz. Gözlerimize olan susuzluğumuz nüksederken Tehirli bir trenin uykusuz kalmış Bir vagonunda Birbirimize olan geç kalmışlığını asıyorduk Yüreklerimize şerh düşülmüş aşk şerbetine. 17.11.2013 |