Vaaz eden bir dil oldun Bana da ölüm...
Vaaz eden bir dil oldu Bana da ölüm...
Ben de yandım Ömer gibi Vaaz eden bir dil oldun bana da ölüm... Ömer de bir güneştir Ömer olan yaşamaz ki , ölü bir hayatı... Derler ki, Ömer Ölümü yaşadı Ömer oldum yaşadım ölümü Yaşamaz ki ,unutulacak bir hayatı ömerler Ölümü unutanın unutuluyorsa hayatı Ölümün okulunda öğrenci olmalıydım Ömer gibi Ömer gibiyim Gönlünün camisinde Öğütler dinledim ölümden Ölüm aklına gelince Uykusunu bölerdi Ömer Can kulağıyla dinlemek için o öğütleri Uykumu böldüm ben de Ömer gibi Can kulağıyla dinlemek için ölümün güneş öğütlerini Ben hiç şikayetçi olmadım ezasından ölümün Her acıyı ondan bana şeker bildim Diplomam var ölümün okulundan Yokuş çıkarım iniş inerim öğütleri için O elinde bahar olan dost bana Ölümün yolunu gözlemeliydim dirilik için Annesini bekleyen emzikli çocuk gibi gözledim O sütü en ak anneyi bekledim gönüllü Ölüm üstüme yağan kar oldu Hayatın başlangıcında Dağlarımı sardı ölüm Ak mı ak bir ölümle öldüm ölmeden ben de Kar gibi aktı Hangi toprak varki sana denktir büyütmekte bu nurlu ağacı Bu gönül seninle büyüyecek Güneşi bekler gibi çiçek beklenmelisin ölüm... Ölüm görülürsün bana her eşyamda Neye baksam Ömrümce bana Vaaz eden bir dil olsun ölüm... Gönlümün camisinde öğütler dinledim Pınarlar aktı canlandı çöl çiçeklerim Ey gönül dinle büyüyeceksin ölümü Güneşi bekler gibi çiçek bekle ölümü... Ey ölüm Başka kimin elinde güneş var gönlümüzdeki kaba karanlığa Ay çiçeğine güneş bana ölüm lazım belli Büyümen için gözlenen onun eli Onun eli İsa eli.Diriltir... Senin de başın değsin maviliğe gönlüm Bir baktım yeni çekilmiş resmime Hazla bakarım yeni çekilmiş resmime Yeni çekilmiş resmimde bile Tozlu bir yol olurdu ölüm Fedakarca koşularda ölüm en önde Öğretmen tokatı gibi tokatı şeker Ey ölüm ey güneş... Kim diker aşkı gönlümüzün toprağına senden başka Hiç şikayetçi olmadığım kahraman bir annesin ölüm bize Ölmeden önce öldüren ölümden Damlaya denizi bulduran ölümden Gül uğruna bülbülü öldüren ölümden şikayet de neyin nesi Bülbüle can vermez mi sil baştan her seher gülün nefesi... Tükürdüm ölümü unutturan hayatın yüzüne Güneşler serer gül hayatın önüne ölüm Bülbüller dirilir ölümün gül yüzünde Yoldu yapraklarımı yolsun Ölmeden öldüm olsun Kuyuya razıyken denizi gördüm ya Artık umurumda değil yalan dünya Ölümü neden sevmiştim... Ölüm bulut muydu yüzü asıktı neden... Sordum kendime: Ölüm bu hayatın nesi Anladım ölüm altın hazinesi İsa eli bildim seni ölüm diriltirsin ölü hayatı tek sen ... Yıldızlar kadar yüksekte tabutun başı Güneşten bir gönül taşır bu musalla taşı... |
Göğsümdeki boşluğu dolduramaz hiçbir aşk
Parmaklarımla sayıyorum mevsimleri içimden
Bir yağmur taneciğine gizlenir bazen yaşamak
Yoksul düşlerin artığını sürdüm ben ekmeğime
Tutkuların ara taksiminde güvertemde rüzgâr
Avuçlarımdaki sevda kınası ile düştüm izlerine
İçten içe bir özlemin yayında hıçkırıkta şarkılar
Selahattin Yetgin
Okunası şiirdi severek okudum
Yüreği kalemi ayakta alkışladım
________________________________________Saygılar