Muhammed'i Muhabbet
I
Ey şefaatini umduğumuz sevgili, Yetimlerin olan bizleri meşgul edin. Meşgul edin bütün düşünceleri, Siz’siz düşünceleri yok edin. Yok edin yalnızlığı, Yıkılsın gönlümüzün bentleri Ab-ı hayat pınarından, Doldurun içimizdeki sizsizliği; Muhammed-i muhabbetle... II Yok olsun, Siz’siz geçen her lahza, Yok olsun, Siz’i anmayan; sesler, kelimeler, cümleler.. Yok olsun, mürekkebini sizinle süslemeyen şair, Varsa kırılsın o kalemler... III Şimdi Siz; Cennetin firdevs sokaklarında. Biz dünya denen kara zindanda Siz’sizliğin yokluğuyla elem dolu, Her demde sizsizlik, her demde sürgün, her demde çile Hasretiniz dilimizde değil.. içimizde.. İçimizi burkan o yara, O yüzden, geceler soğuk mu soğuk. O yüzden, geceler karadan daha kara. Yeni doğan bebeğin nefesinde aradık sıcaklığınızı Yetmedi - yetmiyor - yetmeyecek... Yağmura hasret çöl misali, Özledikçe özledik sevgili. Vuslat bekler gönüller. Dirilişi bekleyen gönüller Siz’i bekler. Aşkınızla yanan sözler, yollarınızı gözler. IV Gelseniz, Umulmadık bir anda çalsanız kapımızı. Bir güne de Siz’in-le başlasak, Siz’inle açsak gözlerimizi, Siz’inle güneşin doğuşunu izlesek birlikte.. Siz varsınız ya; geceler gündüzdür artık, Gündüzler cennetin muştusu. Ondandır bu denli bekleyişimiz. Siz’li hayâller kuruşumuz, Siz’li günlerin özlemiyle... Kasım/2013 F. Selçuk Soylu |