Ya Batarsa Yüreğimize…Ah gönül ah ki ah Yıldızlar ki ah… O yıldızlar ne de çok şey anlatırlar Bahtım kopar sanki onlar kaydıkça her birisinde Var ya koptukça içimden Öyle bir incinme dökülür ki o kuyrukluya Neden ki bu garibim askıda tutuyor çehresini sanki Sisli puslu gecelerin hışmına bürünmüş gibi vuslatım Bu gidişattan belli ki bir azap doğuracağım Bak demedim demeyesin sakın örterek üstünü Göreceksin yine yarınlara haykırıp da duracağım Bin bir kahırla gönül istemlerimi Sense şaşırma be gülüm en vakur halini takın Görünür de hava da bir dinginlik olsa da Sinsi bir figan sarı verirken etrafımı gam çöküyor içime Şimdi vakit ruhum da gece kuduruyor Delirten feryatlarıyla Zifirden kim görebilir ki ta o uzakta ki atiyi Ne sürpriz işler çevirecektir yine başımıza Yüreğimden aktıkça sevgin içime doluyor semin Ömür biçemediğim hatırına olalım diye meze Bak da gör ne hicranlar dokuyorum kadir kıymet bilmeze Bir isnada göreymiş Güya cuma namazın da çıkacakmış tüm hengâmeler Kimin beklentilerin de ne varsa sürülecekmiş yüzüne Bu gün cumaysa Cuma dua etmiştim ben Sana da bana da Oysaki iki kademeli şiirdik ikimiz Hep hece ve serbest dizilirdik seninle güne Ben hüzne boğulurken kafiyeler de Her dize de senin serbest kalırdı topukların Hep sen çok çekiciydin genele Ben hep hüzün dolduruyordum ne hikmetse emele Söylememin gereksiz olduğunu bende biliyorum ama Yine de sana bir çift sözüm kaldı yar Senin o tükenmez kaleminden aşırdım ki Kar konaklayacakmış o hayırsız başın da Benim gördüğüm kadarıyla Sen çok yanıp da kavrulursun bu durum da Senin içinden koparacağı sıcaklığının figanları altın da Yum o fıstıkî gözlerini de canım bir düşün ki Başım yaslanırken o yumuşacık göğüslerine Hiç kimseler görüp bilemezler inan ki Bizim sonu gelmeyen hayallerimizin ritmiydi İçimizi sıcacık ısıtan Gök kubbe altın da aptalımsı ıslandığımız o nisan yağmurların da Farz et ki senle ben Veya benlensen İlk kez sarılıp sarmalanmıştık ve hüngür hüngür de ağlaşmıştık Aşkın vuslattan yoksul yaşantısını boşarken Oysaki o güne kadar hep biz susup durmuşken Ellere sürdürmedik mi sefasını Ancak yüreklerimiz yangın bir kahve gibi kavrulunca Hislerimizle uçuvermiştik gökyüzüne Hep hayallerin mekânların da var olmamış mıydık? Yekvücut sıcaklığında ki özlemin kopuk kollarıyla Sakınıp korkacak bir şey değil ki bu Biz hemen hepimiz Hakkın huzurunda el pençeyiz aslında Ondan da salkıyamayız ya vaziyetimiz bu Açma sakın gözünü sır bozulmasın ey sevgili Açma kör ebe cinsinden yumalım gel birlikte Belki buluruz bu durumumuza bir ilgili Şakaysa bu hadi şaka olsun ayartmaksa ayartmak olsun da Namı her neyse ne gel sen koy ne istersen ismini Ki tüm bunların sonu çoluk çocuğa bağlanırsa Neresinden bir nebze kusur kalır ki neslimize Hiçte korkmuyoruz ya Elifinin o keskin kılıcı ya batarsa saf yüreğimize… (05.11.2013) AZAP… |