ESİLA'YA MEKTUPLAR
ESİLA
gecenin yüreğinedir bu sitemlerim, tutup kolumu kopartan , dizlerimi kıran , göğsümü yumruklayan ellerinedir. aslında bütün kinim kendime sevgilim seni bu denli içine işleyen kalbime. söylesene; nakışlarını kim söktü içimden kim kesti seni, sızım sızım sızlayan sancımın göbeğinden. içtiğim su gibi aziz kılmışken varlığını ömrüme parçalama, eline verdiğim kalbimi ağzına dayadığın bardağın niyetine. kırılırsam dökülürüm batarım kıymık kıymık canıma acır canım , senin de canın acır ya, kıyamam gözlerinin ağlayan yanlarına. söylemeye kıyamadığım ismin en güzel kelamında saklı duruyor hala. ve şimdi hangi yanımsın hissedebildiğim dokunabildiğim hangi özlemsin yutkundukça biriken bakışın değmesin vedaya daha vakit çok erken işte bak bir gece daha geliyor, hırpalıyor karanlığı yanıp sönen lambalar kapat kapıyı sevgilim , kapat , kapat , kapat çek perdelerini ayrılığın. üstüme ört ömrünü. söndür ışığı, sokul solumdan, sokul evine. geliyor gece diyorum, görüyormusun yıldızları. gece iniyor şakaklarıma gülümseyen yüzünü anımsıyorum söylenen üç kelime celladim oluyor sanki aşk diyor birileri aşkında selasını okuyorum dökülüyorum santim santim eteklerinin kıyısına bana ilk aldığın acımla karşılıyorum küfürbaz bir geceyi daha. bunları sen sakın üstüne alınma bilirsin yara en çok aynı yerden düşünce kanar işte bu yüzdendir, düşün düşüyor geceme gittiğin yollara nahlet okuyorum sevgilim nasıl da düşman ediyor beni sana afrikalı bir annenin oğluna, ben tokum sen ye demesi kadar basit bir yalandı. bitti. biten neydi sevgilim ? sende ki ben mi ? ardından, sen sen sen diye kırılan, dökülen, parçalanan ben mi? biten bişeyler vardı elbet mesela kızımıza ördüğün kazak bıraktığın yerde duruyor öyle üzerinde parmaklarını dokunduğun ve dokuduğun iğneler nasılda canıma batıyor böyle. acınası bi haldeyim, kelimelerime kan akıtıyorum, uyanmıyor şiirim. boş bir uğraş değil adının geçtiği her cümleye saldırışım kandan beslenen suskunluğumdur sukütumda kesilen taraflarım. hadi al beni gidelim buralardan yada sende kal içimin gurbetinde saklı sılasında yemin ederim çekmem geceyi üstüme saklarım kuytu bir köşede gündüzün aydınlığını bulutun yağmuru kucaklayışından sonra bırakmasına aldanma sen o kurumuş toprağın bağrını yarıyor sende bağıra bağıra gitme bağrı yanık bir türkünün ezgisiyle. bak daha emeklemeden kızımız ölüyor ’esila’ can veriyor bir kadının kucağında anne kelimesi dudağında saklı... Gökhan SARI |