O BİR GÖNÜL MUHAFIZIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir kuskun dağ ceylanı tanıdım kalbindeki suskun fırtınalarla yıkanmış,ruhuna söz geçiremez haldeyken dürüst bir mevleviyi oynamayı seçmiş.Bir dargın yağmur bulutu gibi üzerindeki pası atmak istemişti,gün ile saatler düşmanken yüreğindeki çağlayanı usulca araladı,halbuki meşkin Nuhsunu bulamamışken.O bir mey uğultusu gibi zahir kalmıştı, ruhundaki çılgınlığı- bir kalbin kırıntısına sıvamak isteyen.İksir olan o meyvenin o olmadığını bile bile.Sürgüsüz bir kalbi olduğunu fark edememişti Göz bebeğinin o ilk adımı gök yüzüne attığını unutmuştu,halbuki o beyzi bedene değil aşka aşık bir huri semaydı. Bir gün doğacaktı gurursuz güneşi beynindeki aleme acımasızca, maşuku süslenmiş bir dala sordu huysuzluğunu.Dünyayı gönlüne sürgüledi sanki bir meleğin bedenine hasrı dosttan,meşke aşkı tutuşturmasını beklercesine. Öyküsünü yitirmiş ahlaksız bir masala donmuştu yene aynı tadıyla , yüreğindeki fırtınalara sarhoş bir bülbülmüşçesine karşı koymak isteyen.Bugünü unutmak istiyordu biliyorum, yarınlarına kuskun bir pınara akmak istercesine. Başını eğdiği her fırtına yalnızlığını derin bir okyanusta yunuslara hediye etmek istiyordu , devinim geçirmiş bir bahar kelebeği gibi kanatlarında taşıyordu çünkü gül tohumunu ve tomurcuklarını. Gülizar bahçeleri büyütmek adına cennette, o İrem i sulh eleminde aşka aşık bir huri gibi.Düşlerini beslerdi kapıldığı her gözün aşk okuyan dilleri.Bedenin değilde ruhunun beslediği susuz kalpte yeşertirdi rüyalarını. Ben bahçıvan mesnevisiydim ona dünyanın güçsüz bir rüya olduğunu, düşlerine nakışlamaya çalışan.
O BİR GÖNÜL MUHAFIZI Hep bir umut besleyen kusursuz şarkılar gibiydi,sonbahar yaprağı gibi düşerdi,sevdaya sevdalı her gönlün kapısına. Sarhoş olduğunu anlamazdı,müzmin şehrin şuursuz kimliklerini taşırken ruhunda. O nü zambak kokulu leyle yürekli bir ceylan gibi izlerdi,mecnun ruhlu aşk suskunu şahinler. Güneşe doymamış bir yaz günü gibi akardı geceye,çöl yangını seraplarla,sevda imkansızı düşlerden. Açık denizde,pusulasız ilerleyen bir sandal gibiydi,dalgaya inat ilerleyen,sinesinde ona hediye kalpler zenginliğinde. Yolu olmayan bir ada gibi,kafesine tutkun bir kuş gibi,hep tek başına yaşardı sancılı ve sabırsız düşlerini bedeninde. Güzelliğine sürgü çekmek isterdi kimi zaman,yansıtmasın diye sırrı olmayan aynalar,üzerindeki ilahi mesneviyi. Onu gözlerindeki keşfedilmemiş dünyayı bulmuşken yakalamıştı,akışını suskun ve acımasızca sürdüren zaman. Oysaki ona hep dosttu yalancı kalpler her serapta,o kokusunu yitirmemiş sevgi dolu gül taneciklerini savurduğunda. Üzerine konduğu her çiçeğin,sahtelikle dolu tutkusuz gülüşüne kanmayacaktı artık. Gücünü sınırsız kılmıştı,kalbine atanın zehrini taşıyan her ok. Üzerine sinmiş bir kumru sihrini andırıyordu bedeni,ahlaksızca yaklaşmıştı gönlüne talip,bir mızrap gibi her güler yüz. Artık duraksız bir savaşçıydı,aslını savurmayacaktı tutkusuz ruhlara,VE BİR YILDIRIM GİBİ ! Düşecekti yüreğindeki sevda taşkını yarınlarına. |
yazı olarak güzel
şiir olarak?
ben şiir göremedim