O gidiyordu
Onu uğurladığımda "ağlama" demişti,
"Kavuşmamız için gitmeliyim üzülme" demişti. Güzel şeyler söylüyordu. Usul usul dinliyordum onu. O gidiyordu ve ben onu seviyordum. Gider ayak sevmeye başlamıştım. Ayakta tutamadım kendimi, Bir kaldırıma oturdum. Gitmesini bekledim. Ağlamamaya yemin etmiştim. Sonra baktım herkes ağlamaya başladı. Oturduğum kaldırım, Karşımdaki büfe, Seyyar satıcılar, Ve kuşlar, Ve bütün şehir ağlamaya başladı. Ben de ağladım. O gidiyordu ve ben onun için ağlıyordum. Aradan çokça zaman geçti. Aynı kaldırımda beni bekleyecekti. Gelmemişti. Kaldırım sararmıştı. anlamalıydım. Herhalde tekrar ağlamamam için gelmemişti. Kıyamamış bana o da beni seviyormuş demek ki. Neyse kendimi kandırmaktan vazgeçtim. Eve koştum Eve geldim Eve bağırdım Eve küfrettim Eve ağladım Masanın üzerinde bahardan kalma bir fotoğraf ve bir kaç saç teli... Fotoğrafına yüzümü sürdüm. Bir kaç saç telini süpürdüm. Hiç bir şey bırakmadım ona dair. Ama boş da bırakmadım öyle şeylerle doldurdum ki onun yerini ; Diş ağrısına benzer. Hayır hayır ! Nasıl anlatsam... Böbrek sancısına benzer. |Murat ERTAŞ |