Divan Edebiyatı-Diyelim ki, güzel huylu bir girdap. Biraz da aç, pişmanlıklarını kemiriyor, Sivrileşmiş şüpheleriyle. Ben onu içime yeni sinmiş ormanımda buluyorum. Savunmasız yaprakların arasında; bir yığın çaresizliğin içinde, diline kadar gömülmüşken aldatmacalara…- Birinci Ruz sıyır düşlerini, sonuna kadar yırt geceni hiç bir melek kalmasın soğukta ağzımız üşümesin, ört kalbimi bir dudak darbesiyle edalı bir çığlık, bir kelebek gibi açıyor koynumda, bazı kirler masumdur, çalakalem çizdiğimiz gecelerden kalan... rue de portofino kokulu bir ömürden çaldım bu çıplak cümleleri ben altta o bir üst katta otururdu her yağmurda kapısını çalardım heyecanımın hiç açtığını görmedim beni İkinci Ruz parçaları birleştirince sen olduğu ortaya çıkıyor bu hayatın ikinci kadehin sonunda ortaya çıkıyor menekşenin sarhoşluğu dibine tünediğim bir Pazar gecesinde Hep mi apse yapar umutlarım. Hiç mi sökemez tutkularım, kökünden kuruyan düşlerimi. İlle de, ille de bekleyecek miyiz, bir şehvetimizi daha defnetmeyi... Bazen şirret bir yalnızlık / Etimden ısırıyor uykularımın. Evet, en ucuz pişmanlıklar can pazarında satılıyor. Kapış kapış defolu mukadderatlar. mahrum mavisi bir zaman benim hiç gökkuşağım olmadı hep can havliyle sevdim ben Farkındasın İlmeği kaçmış bu cümlelerin dağılıyor sen o sözcüğü aldın alalı... Nasıl ağlıyordu kelebekler bulanık bir kadın dibi görünmüyor ne kadar eğilsem de kalbine. Son Ruz Şimdi Bir divanın üstü, iki ruhun en üst katı İki ürkek koridor, karışmış çıkmazları İki nefesin dağınıklığı, dargın değiliz acılara Lütfen bizi acıklı sonlarla mukayese etmeyin Şimdi Bir divan edebiyatı Gıcırdayan ayakları Ve daha kan gelmiyor pişmanlığımızdan Ama yine de Ben üç deyince İnceldiğimiz yerden kopacağız Oktay Coşar |