YOLSUZ YORUMSUZ
Zıtlığını saptıranların
zaptedilmez yangınlarından kaçarken İzi sürülmez boşlukların mekansız hayellerinde yaşarız daha çok Sonsuzluğa yükselen merdivenlerde Ne yıldızlar tutabilir ellerimizden Ne ayaklarımız basabilir yere Gen yapımız ve kaderimizle Yaşam geçitinin basamakları taşır geri dönüşsüz Yaşamışlığın öğretisi inzivaya sürükler Yaban bir yabancılaşma başlar Hayat yön verir yalnızlığa Ciddileştikçe komikleşir,tüy hafifliğindedir akıl Çok zaman her şey resim gibi kalır Sanki okjijeni alınır havanın Öylesine daralır insan Ve sonra Adanışa,sevdaya mecbur kalır, Adamsa Ve yaşanmışlık görevini yapsa da Bilgi eksikliğidir adam olmama hali Yaşatmaz vurur,yaşatır yine Biraz hedef oluruz biraz ok İntikam hırsı da vardır yaşamın Kaçarım çıkış yok Serpilmiş hayat yeniden açar kollarını Kanar çocuklaşan şaşkınlığım Dönüşlerde azgın bir pişmanlıkla susarım Arayış hedefidir insanın Kan kanlı dökülür eteklerinden Ve biçare laburatuarların yetersizliğinde Baki kalıyor hastalığı dünyanın Çocuk çocukluğunu yaşıyor rüyamsı zamanıyla Fizyolojik baskıyla dövüyor ruhunu genç Olgunluk çıkmaz sokak. Ah Nasıl da değiştiremiyorum içeriğini hayatın Kapıldıkça arayışlara parçalanıyor yollar Fayda etmemiş asası Musa’nın Yolsuz yorumsuz çaresiz kaldım. 2008. |