KUR'AN-I KERİM OKUŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Prof. Dr. Haydar Baş 16 Nisan 2013/YENİ MESAJ GAZETESİ
İslam dini Peygambersiz anlaşılamaz Hz. Peygamberimizin (sav) dünyaya teşriflerinin sene-i devriyesini kutluyoruz. Bu vesile ile bir araya gelinen pek çok meclis, O’nun vasıflarını, özelliklerini anlatmakta. Ancak bugün İslam dini üzerinde gerçekleşen oyunlar dikkate alındığında, konuşulması gereken en önemli mesele İslam peygamberinin dindeki yeridir. Zira çeşitli merasimlerle doğumu kutlansa da, bugün Hz. Peygamber’siz bir din anlayışının hâkim kılınmaya çalışıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Bu dönem, “Peygamber’e (sav) gerek yoktur, Kur’an bize yeter” diyenlerin milletimizin kafasını karıştırdığı bir dönemdir. Dinimizin temeli olan tevhit akidesini beyan eden ve müminlerin kardeş olduğunu vurgulayan Hz. Resulullah (sav), bu şekilde İslam birliğini de temin etmişti. Batının bugün Hz. Peygamber’i devreden çıkarmaya yönelik çalışmalarının temelinde, kurulan İslam birliğinin Hz. Muhammed’in (sav) şahsına olan bağlılıktan kaynaklandığını görmeleri gelmektedir. Binlerce ajan misyonerin Müslüman coğrafyalarda 1700’lü yıllardan itibaren başlattığı çalışmalar, peygambere olan inancı yıkarak, Hz. Muhammed’siz bir İslam inancı gündeme getirme faaliyetidir. Oysa İslam, Cenab-ı Hakk’ın (cc) varlığına, birliğine ve Hz. Muhammed’in (sav) peygamberliğine iman üzerine bina edilmiştir. Yüce Allah’ın Kuran-ı Kerim’de ayetlerle buyurdukları, Hz. Peygamber’in şahsında somutlaşmaktadır. Necm Suresinin 53. ayetinde beyan edildiği üzere “O arzusuna göre konuşmaz. O’nun bildikleri vahyedilenden başkası değildir.” Hz. Aişe validemize Resulullah’ın ahlakı sorulduğunda, O’nun ahlakı Kuran’dır buyurmuştu. Peygamberimizin hayatı Kur’an’dır. Kur’an ayetlerinin hayata geçmiş şekli, ayetlerin müşahhas halidir. Ve sünnet diye buna denir. Kısaca, sünnetin dışlanması ile Kur’an’ın anlaşılmasına imkân yoktur. Bugün bazı çevrelerin bilinçli olarak yaptıklarına kanarak, Hz. Peygamber’i dışlayarak İslam’ın anlaşılması ve yaşanması imkânsızdır. Siz, Resulullah’ı (sav) ve O’nun eşsiz tevhit mücadelesini hatırlardan ve gönüllerden silerseniz, bugün yaşanılan “üç hak din vardır; Yahudiler ve Hıristiyanlar da cennete girecektir” batılına saparsınız. İslam’da Hıristiyan’ın ve Yahudi’nin durumu ayetlerle ortadadır. Burada yapılması gereken farklı dinlere mensup olanları kardeş ilan edip yanlış bir yola sapmak değil, onlara da bu konuda peygamberi tanıtarak yardımcı olmaktır. İslam kardeşliğinin esas manası, Müslüman’ın Müslüman ile kardeş olmasıdır. Ne mutlu Hz. Peygamber’in (sav) yaşadığı ve yaşattığı manada İslam’ı anlayan ve yaşayan Müslümanlara! Prof. Dr. Haydar Baş 1 Ağustos 2013/YENİ MESAJ GAZETESİ İmam Muhammed Mehdi Bugünkü yazımızda yeni kaleme aldığımız, “İmam Hasan el Askeri ve İmam Muhammed Mehdi” eserimizden Hz. Mehdi (as) hakkında bilgi verelim istedik. Hamse-i Âli Aba hadisinde belirtilen beş kişi Ehl-i Beyt’tir. Başta Resul-i Ekrem Efendimiz, Hz. Fatıma Annemiz, İmam Ali Efendimiz, İmam Hasan ve İmam Hüseyin efendilerimiz… Hz. Peygamber (sav), “Ehl-i Beyt’im Nuh’un gemisi gibidir, ona binen kurtulur” buyuruyor. Pak Ehl-i Beyt neslinden ise, kıyamete kadar ümmete önder olacak imamlar gelmiştir. Resûlullah (sav), Ehl-i Beyt soyundan gelecek imamların isimlerini tek tek buyurmuştur: Hz. Peygamberin Miraç Günü yaşadıkları ile ilgili uzun bir hadiste şöyle rivayet edilir: “Ey Muhammed! Onları görmek ister misin? Dedim ki, evet ey Rabbim.” Bana buyurdu ki: ‘Arşın sağ tarafına bak.’ Bakınca Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin, Ali b. Hüseyin, Muhammed b. Ali, Cafer b. Muhammed, Musa b. Cafer, Ali b. Musa Muhammed b. Ali, Ali b. Muhammed, Hasan b. Ali ve Muhammed Mehdi b. Hasan’ı gördüm. O, onların içinde inci gibi parlayan yıldız gibiydi. Buyurdu ki, Ey Muhammed! Onlar benim kullarıma olan hüccetlerimdir. Onlar senin vasilerindir. Onlardan Mehdi, düşmanlarımdan intikam alacak ve dostlarımı sevindirecektir.” Abdullah b. Abbas’tan, Resulullâh (sav) şöyle buyurdu: “Ben peygamberlerin efendisiyim. Ali b. Talib de vasilerin efendisidir. Benden sonra on iki vasim vardır. İlki Ali b. Ebu Talib, sonuncusu ise Mehdi’dir.” Ve Mehdi (as), hadisteki beyanla, Hz. Fatıma’nın neslindendir. Hz. Hüseyin (as) soyundandır. Hz. Mehdi’nin (as) bir gaybet dönemi vardır. Allah Resulü (sav), “Benim evlatlarımdan olan kaim Mehdi bir ahd üzere gizlenecektir. O dönemde insanların çoğu ‘Allah’ın Âl-i Muhammed’e ihtiyacı yoktur’ diyecektir. Bir kısmı da onun doğumunda şüphe edecektir. Öyleyse kim gaybet zamanını görürse dinini korusun” demiştir. Gaybetin biri kısa diğeri uzun iki dönemi olduğu hadislerde beyan edilmiştir. Hz. Mehdi’nin döneminin özellikleri hadislerde yeryüzüne adaletin ve eşitliğin geldiği, bereket vesilesi bir dönem olarak verilir. “Ebu Said el Hudri, Resulullâh’tan (sav) şöyle nakleder: “Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolmadıkça kıyamet kopmaz.” Sonra buyurdu ki: “Benim ıtretimden (Ehl-i Beyt’imden) bir adam zuhur edecek, yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır.” Resulullâh (sav) şöyle buyurdu: “Ümmetimin sonunda mehdi zuhur edecek. Allah O’na yağmurunu gönderecek ve yeryüzü mahsullerini çıkaracak. Malı sahih olarak verecek, hayvanlar çoğalacak, ümmet yücelecek ve o yedi veya sekiz yıl yaşayacaktır.” Hz. Mehdi’nin geleceği dönemle ilgili bir hadis de şöyledir: “Taberani, Avf b. Malik’ten Resulullâh’ın (sav) şöyle buyurduğunu aktarır: “Çok karanlık ve dehşetli bir fitne gelecek ve onu diğer fitneler izleyecek. Sonunda benim Ehl-i Beyt’imden Mehdi denilen biri çıkacak. Eğer onu görürsen O’na tabi ol, böylece hidayete erenlerden olursun.” Allah, Ehl-i Beyt’in şefaatlerinden ayırmasın.
Bundan böyle her şeyde, hayır var diyeceğim
Bir kez isyan etmeden, hak lokma yiyeceğim Çok duyarlı ve dindar, sevgi taşıyacağim Gören düşman karşı, hoşgörü giyeceğim. Allah için yaşayı, böyle ölmek amacım Sarp dik kayalıklarla, olsa da sağ yamacım Korkmadan korkususzca, haykıracağım kalben İnsanca yaşamaktır, buradaki amacım. Allah’ın farz dediği, malum olur alime Kur!an okuyan her kul, boyun eğmez zalime Ak aklanmak istemez, zateb aktır her zaman Koyunları güderken, şükrederim halime. İslamiyet hak yoldur, ne bir sağ ne de soldur Farz kılnan imamet, mutlak makbul tek yoldur Çok şükür Müslüman’ım, aldırmam Yezitlere Kur’an-ı Kerim oku, kalbini nur’la doldur. |