BU ŞEHİR KADAR!..
Sokaklar,
İntiharını saklar gençliğimin… Yaprak yaprak geçerken bahar mevsimleri, Caddeler, bayram yeri hüzünlerin… Kahpelikler boy ölçüşür , İhanetin parmak uçlarıyla… O kadar!.. Yorgunum ölesiye; En az bu şehir kadar!.. Gülen bir yüz görsem; Hani, sarılıp boynuna, Öpesim gelir, Azar yemek pahasına… Asık suratların resm-i geçidi, An be an, Kaldırım taşlarında… Sakız misali, adımlarımızın altında Vefasızlık; Sussam günah, Konuşsam suç sayılır… O kadar!.. Kızgınım ölesiye; En az bu şehir kadar!.. Nerede, Sokak lambalarının altında Bekleşen o eski aşıklar!? Göç mevsimi, uzun sürdü bu sefer Ayrılıkların temelli… Şaraplar buruk, Rakılar eskisi kadar beyaz değil… Beyaz değil yüreklerimiz!.. Kahretsin!!! O kadar!.. Sarhoşum ölesiye; En az bu şehir kadar!.. Ne gram gram sevgi tartan Bakkal amcalar kaldı, Ne tazesi balıkların… Koktu kokabildiği kadar, Tuz misâli insanlık… Tebessüm, mahkûm sanki Yanaklarımızda… Dudaklarımızda, eskiden kalma şarkılar; Yarım yarım… Hikâyesi unutulmuş sevdalar… O kadar!.. Bitmişim ölesiye; En az bu şehir kadar!.. Mektuplar… Yazılırken mum ışığının altında, ‘Kimseler görmesin’ diyerek; Yüreğimizi hokka, Hasreti divit yaptığımız mektuplar… ‘Aldı mı acaba!?’ diyerek, Yol gözlediğimiz… Ah be, ah!.. Postacının yüzünü unuttuk be!.. O kadar!.. Yabancıyım ölesiye; En az bu şehir kadar!.. Göz göze gelmekten ne zaman korktuk, Diklenen sevdamızı içimize gömerek!? Ne vakit ayrıldı, birzamanlar tutuşan eller!? Neden sokak köpekleri dolaşır Bu mehtaplı gecede, âşıklar yerine!? Neden !!!? Hangi emire uyduk, böylesi küstah, Böylesi bencil ve böylesi hoyrat!? Heyhât ki heyhât!.. Dilimde o bildik soru… O kadar!.. İsyankârım ölesiye; En az bu şehir kadar!.. Unutulduğum kadar, Unuttuklarımın arasında Yalnızlığım; Her gece koynumda yatan, inadına!.. Bir ele muhtaçken kapının zili; …Ve bir sesi beklerken umutsuzca; Suçlayacak resimler aradık, Beyhûde… Sararmış mektuplarda bulduk teselliyi; Okuduktan sonrası infaz ettiğimiz, Gözyaşlarıyla… O kadar!.. Özledim ölesiye; En az bu şehir kadar!.. Yarınları gömdüğüm gecenin hatırına; Çalsın bugün kahrolası telefonum, ‘Nasılsın?’ diyen bir hayalin ardında… Tut elimden; Kapansın gözlerim usul usul; Sakın uyandırma!.. O kadar!.. Yaşamak ölesiye; En az bu şehir kadar!.. Ali ALTINLI – 20/09/2013 Saat: 22:23 |