Mazi ile atiKızıl kıyamet sanki sinemdeki karmaşa Dudağımda sükûtun lavlı volkanları var Toz duman arasında kim gönüllü savaşa Her hücremin elinde geçmişim var yadigâr Tarifsiz sancıları kim bağladı maaşa Kızıl kıyamet sanki sinemdeki karmaşa Evet, bütün suç benim bunlar benim günahım Fırtınayı unuttum kalbe rüzgâr çekerken Akrebin kıskacında sır küpünde penâhım Saatler yelkovanın fay hattını sökerken Kıymık kıymık oluyor yüreğimde ferahım Evet, bütün suç benim bunlar benim günahım Mazi ile atinin devam ederken cengi Ayakaltında kalan gerçeğim ve hayâlim Bu öyle bir savaş ki asla bulunmaz dengi Mütebessim hâl midir dil-hârımda vebâlim Sonbaharla buluştu ümidin köhne rengi Mazi ile atinin devam ederken cengi Ne çok misafir almış içimdeki mahalle Pencereler kırılmış odaları târ-ü mâr Hangi dide göz kırpar dilimdeki bu hâle Geri döner mi bilmem sürgüne giden bahar Birer birer sönüyor yaktığım her meşale Ne çok misafir almış içimdeki mahalle Ruhsuz cemiyet gibi her yanım lime lime Yetişir hakikate gıpta ile bakışım Hangi yöne gitmeli ya da hangi hekime Devr-i istimdât gibi deli dolu akışım İstihzâyla yüzüme gülerken her kelime Ruhsuz cemiyet gibi her yanım lime lime Ne bir adım öndeyim ne geçen geçti beni Terlerimden geride önümdeki mukavva Marifet aşk hâliyle yakabilmekte fen’i Nefsin prangasında kulaç atmak bedava Sırtımda yalnızlığın azât etmez cepkeni Ne bir adım öndeyim ne geçen geçti beni Buzul içinde kaldı meçhulümün ateşi Boynumda zincirinin görünmez üzengisi Bülbül nasıl taşır ki gagasında güneşi Kanadını tutarken karanlığın çengisi 0ysa çoktan kaybettim felek ile güreşi Buzul içinde kaldı meçhulümün ateşi Gözün yere düşmeden düşün Makberî düşün İnce kader çizgisi gereksizdir tabire Her yolun son noktası habercisi dönüşün Ve o dönüş müjdesi yol açacak ha bire Dudağını yakmadan son bir defa gülüşün Gözün yere düşmeden düşün Makberî düşün _______________Makberî |