1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
858
Okunma
Yeni yeni alışmışlığın yıkıntısı üzerimde olan
Param parca edilmiş düşlenenler etrafımda kalan
Yürek öyle sıkkın ki işkenceyi hasretle bekler
Gönül hiç bir şeyi hak etmezken hakkını savunur
Ama bilinmezlerin toplandığı yerde olması kaçınılmazdır
Ve öyledir; neleri kazansa bir o kadar da Kaf dağının ardındadır çözüm
Acıya hüsrana alışmışlığın rahatlığımı kolay gelecek tebessümsüzlüğe
Belki gözyaşı deryasına hasret kalacak küreklerim
Belki o küçük teknemde elimden gidecek
Lakin yakın olan bir şairin delice mısraları olacak yanıma yoldaş olarak
Durmamalıyım, aramamalıyım, bekelememeliyim, aranmadığımı bilmeliyim
Hak ettiğimi düşündüklerimi hak etmemeliyim
O gözlere o narinliğe o şevkate boş bakmalıyım
Buğulu bakmalıyım
Cam parmaklıklar ardına saklamalıyım kendimi
Peki ya kalbimi
Onu ne zapt eder, kime boyun büker, nerede mahpusluk çeker
Yanlış damıyım? Neyin doğru denirken ne beklemekteyim
Ama büyük insan
Yolu yürümek, çiğneyerek olur ezerek olur
Mesafesini tahmin etmemekle olur, menzil tek olur
Tekbir ses duyulur o yolda
Yaklaştıkça gürleşen uzaklaştıkça feryada dönen
Dile mühür vurulduğu yerde başlar yaşama seslenişler
Sonra serzenişler ve çekip gitmeler
Ansızın hayatımız sandığımız bilinmezden gönderilişler
Bu günün tarihi ile unutulup gitsin korkutmasın aşk
Demelerin yalan olduğu naralardır yolun sonu
Bu yol çizgisiz, bu yol riyasız, bu yol desinlerin etkisizleştiği emniyetsiz bir viran
Korkuların korkmadığı, gönüllerin berrak bir gölün içindeki küçük çakıl taşlarına benzediği
Saflığa müptela, büyük insanlara bekleyişin sancısının çekildiği bir küçük kalptir bu yol.
Ünal
07.06.2007