VAHŞET VE DEHŞET
VAHŞET VE DEHŞET
Dünkü eylül belli... ...Bugünün eylülünün dünden farkı var mı? Eylül güllerine ithaf olunur... Şafaklarda basıldık, gül olmadan derildik Kolumuzdan asıldık, çarmıhlara gerildik Hep dik durduk kasıldık, hücrelere serildik Eylüllerdeki vahşet, dehşetle unutuldu... Kırım kırım kırıldık, kefen gibi dürüldük Kendimize darıldık; horlandık, hor görüldük Ölümlere sarıldık, bu dünyadan sürüldük Eylüllerdeki vahşet, dehşetle unutuldu... Koğuşlar feryat doldu, figanlar duyulmadı Bağrımızda köz soldu, ataşe doyulmadı Zalimler bela oldu, sorular yuyulmadı Eylüllerdeki vahşet, dehşetle unutuldu... Gıybet yapan kitapsız; şeytanları güldürür Mülke tapan şu çapsız, ilim, irfan böldürür Hatip denen hitapsız, hitabeti öldürür Eylüllerdeki vahşet, dehşetle unutuldu... Benim kanım döküldü, al’ım yere atıldı Ciğerlerim söküldü, suyuma tuz katıldı Nüfuza diz çöküldü, hakkaniyet satıldı Eylüllerdeki vahşet, dehşetle unutuldu... Tenim işkence gördü, canım çile içmekte Namert sefayı sürdü, yiğitliği biçmekte Çakallar ün’ü dürdü, yılan, akrep seçmekte Eylüllerdeki vahşet, dehşetle unutuldu... Müfteriyi tutarak, kalbimizi yordular Köşelere atarak, sinemizden vurdular Bir nesli uyutarak, milli tuzak kurdular Eylüllerdeki vahşet, dehşetle unutuldu... Geçmişi sarıyoruz, dünden eser kalmamış Şan, şeref arıyoruz; ünden eser kalmamış Dört yanı tarıyoruz, yönden eser kalmamış Eylüllerdeki vahşet, dehşetle unutuldu... Kadir DURAK (lebiderya) .........ve ekliyorum... .benden kimse helallik beklemesin..... (kanımdan, şanımdan ünümden, unvanımdan, canımdan prim yaparak yukarılara çıkıp aşağıyı unutanlar bu sözüm sizedir size....) |