Gün_eşini Kaybetmiş Anılar
..................... su gibi yaşadığım acılara güneşim olurmusun !
Dibe vurmuşluğun zifirinde zaman ; her sonun bir başalangıcı vardır diyor . Her zaman sert ve bağımsız gözüksemde , sessizliğe dayanmak zor geliyor, Toz attıran duruşlarda olsamda , öfkenin yayını germek , kızgın hançer gibi geliyor . Önümüzde duran cevabları , uzak yerlerde aramış olsakda , beşeriyet olmanın sürgünlüğü ; gitmek gibi geliyor . Unutmak ve şükretmek, ellerimizden uçup gitsede , hayati sebeplerin umudu, bağlanmak gibi geliyor . Yaşamın sakin denizleri , imbatlı sevgiler oluştursada , zamanla dayanılmaz açılar / kötülükleri güzelliklere , kırda geç diyor , ...anıların acıların yırtığı sevdalar; karanlıkları uçurumlara gömde git diyor . Yeni bir söz söylemek için ; illaki ölmek mi lazım ! iyide kötüde ölecek nasıl olsa ; Bak ! güneşe papatyalar açtırıyor saçlarım , had ! sallandır gel yıldız düşmüş zülüflerini , duy ! ustası pirine sevdiğinde kaybol diyor. Gülay GÖKTÜRK |
Aysberg gibi,
insanların da gerek duygusal, gerekse maddi açıdan bilinmezlikleri, bilinen, görünenlerden çok daha fazla.
Bazen,
kendimiz bile şaşarız bilinmezliklerimizi keşfettiğimizde.
İnsan, çözülmesi zor bir bilmece...
Kendimizi çözemiyoruz, karşımızdakini nasıl çözeceğiz?
Çözmek bir yana, bir bukle anlayabilsek bile yeter.
Bu şiir,
insanın kendini çözme çabası gibi geldi bize.
Ya da,
gizemlerinin usuldan usula dışa vurulması...
ve duygular,
isyanın uçurumuna yöneltmiş insanı...
Ha düştü, ha düşecek...
Ve,
bizce,
yeni bir söz söylemek için ölmeye gerek yok...
Yeter ki, kaybolacak bir sevgili bulabilsin insan...
Gerçek bir sevgili...
Güzel bir şiir.
Ama,
yazdık ya başlangıcında,
yorumlaması oldukça zor...