Lütuf
ashab-ı kerim olanla bir olunca
gönül can-ı cananına doyunca tekbir dilde daim olunca lütfu sultan-ı şahıma bol eyledim dile şerbet damla damla verilir can-ı canıma divan kurulur hali vakti sorulur tekbir ile el yüze sürülür cennet-i ala huşu içinde bir alem kerim eyler gönle devran takva ile gelen beşer yüce divanda başa kurulur gönül senle hayli saadet içinde nur-u alanın pak-ı peşinde cennet-i alada yerin divan içinde tekbir ile ol her daim tekbir cana can katar türlü gamı siler atar ruh-u alaya güzellik katar melun-u mekruh olanı defeder arşta nur-a tekbir verilir devr-i aleme besmele ile salınır hali vakti nasıldır hep bakılır ziyan-ı azap içinde olana hesap sorulur pir-i şahın gamı almada üstündür her can-a gelmeyen cevherdir bakıp beşerin nur-u alasına söz ile sohbete gelendir bende yerin yücedir gönül gözümde yerin saraydır cümle melekut bilir bu hali ahval içinde sana daimdir pir-i şahların şahı aşk ile sende dile geldi devran-ı aleme selamı bin saldı gülizarına aşk ile boyun eğdi yüce divan içinde mest oldu gönlünden gamı çeker alırım endamı şahanene bakıp yanarım sultanı canıma nur olurum tekbir içinde bil beni vuslat-ı deryada gönlüm war bir bilinmez halim war ahvali kerim olandan takdire- şayan sözüm war gönül diyar diyar dolaştı türlü hal ile pişti cennet-i alada kapıyı açtı kerim olanla dem tuttu sende büyük sırra nail oldum hasret-i vuslatta har ile yandım çöl çöl dergah-ı divan kurdum tekbir ile sabra boyun eğdim vuslat-ı sinede sen ile yandım âh-û zarım hakkı divanda yücedir gönül gözümde bil kerim imandır beşerdim gama düştüm Rabbi Ala’da sabırı çok gördüm vuslat-ı hasret ile derde daldım şimdi geldim gidemem gönül gözüne doyamam dua ile sana bakarım tekbir bulunmaz inci tanesi sine-i bağrında umman-ı beşerin dilde manayı alem ruh-u yücelerde ol her daim |