BİR GÜVERCİN SOKULUR YUVASINABambaşka bir sıcaklık gözlerinde, Bir doyulmaz hayatsın ki dolan soluklarıma, Tenimi, usul usul okşayan yaz yağmurusun... Uzatınca avuçlarımı, Damla damla sen dolarsın, Sokulup bakarsın, Bir hayâl gibi perde perde, Hasretle açılan gözlerimde; istemesem de, Gitgide kaybolursun, Solarsın... İşte, o an başlar kimsesizliğim, O an, nasıl sarar yalnızlık beni bilsen; Çılgınca koşmaları, çırpınmaları rûhumun, Düşmeleri uçurumlardan, o an... Kirpiklerimde titreyen hayâline Bastırırım ellerimi... Yalvarırım, gitme, gitme! diye... ......................................... Ben, kalabalıklar içinde yalnızlığı, çok iyi bilirim... Görünmez duvarlar ardında ağlamayı... Sesler... Yüzler... Sözler... Yürekteki közler... Kapanırım içimdeki sessiz odalara, Sağır, kör duvarlarda seni seyrederim... Dinlerim şaşarak, bir yol bulup da gelen sesini... Dinlerim yüreğimle, çok eski, o hazin aşk bestesini... Gözlerimi kapatıp gezerim, o hayâl bahçelerinde, Gülleri okşarım; sarı, beyaz, kırmızı. Tekrar tekrar çalınırken o eski şarkı; Gönlümdeki uçurumlara, dereler gibi çağlayıp dolar bir sızı... Saçlarımı okşar, Tâ uzaklardan gelir, sarar ılık bir meltem, Sen gelirsin aklıma, yüreğim titrer, Seyrederim mehtâbı seninle,yanımda gibi... Ellerimi tutarsın, hissederim... Bir güvercin sokulur yuvasına, Avuçlarında ısınır, yaslar başını... İşte, o an, yanımdasın, bilirim... İşte, o an, yaşıyorum, bilirim... İşte, o an; ben seninim, bilirim... Hâlenur Kor |