SUS
arabesk kokan izbe duvarlarından tabağıma bir parça nağme
rutubetini günahkar odalarına sindir acılarımın kenar bir muhitte volta atarken akşamüstleri kadehime doldur şarabını fakirliğimin kanımı akıt kızıl pekmez gibi parklarında ayyaş et sabahlara kadar ve dolaştır sevda uğruna başıboş yuvasız kuşlar gibi avare ihtimal şudur ki ölümümle akraba bu sokaklar bir yorgan daha ört üstüme üşür, titrer içimde derin bir yara gibi aşkın tortusu kalıntılarınıda sen kazı hancı moloz yığını bu gecekondu hayatımı eşele, belki bulursun bir kaç hatıra daha tanyerine bırakılmaya yeminli sağ yanımda koca bir dünyayı sırtlamış mahmut yatıyor sol yanımda nizamettinin işportada sattığı donlar, fanilalar ve gecelikler hayat hem illegal hem düzenin adamı pencereden mahalleye bakıp durma dalıp gitme geceyarıları uzaklara teybe ferdiyi koyup, yaşamın arabesk kokusunu yayma odama yolları ve yılları devirdiğin belli ki sırtında yol işaretleri var ve yıldızları gösterip oturduğun kırık sandalyeden delirtme beni, dönüp durduğum yatağımda gözlerimi kamaştırma parlaklığıyla ben alışmışken mutluluğuna karanlığımın sus hiç konuşmadığın hayatına sus yıllarca sustun zaten bir kere daha sus bu gece, ne çıkar her lafın gizeminde sen her mısranın mahreminde ben gizliyken aşikar etme ikimizi ve kirini, cerahatini, rutubetini akıtma acılarımın sindiği günahkar odasına hanın..! Diz_Kapak |
keşke hiç sabah olmasa
tebrikler