LİLA (6)
bugün saçlarımı örmeyeceğim
bırakacağım dağınık kalsın kızıllarıyla salkım saçak omuzlardan aşağı iki gümüş tel aralarında nazar boncuğu aman be salına salına gezmek suç mu Lila bizeymiş bu mahallenin zulmü deli Necmettin’in küfrü gerçi kendi tükürüğünde boğulmadı mı ne yapalım beceremiyorsa iki kulaç atıpta bir kıyıya çıkmayı ahh be Lila tadı tuzu mu kalmış hayatın tat tuz dediğin Mukaddes ablanın karnıyarık tepsisindeydi ekmeğin hamurunu bandıra bandıra domatesin suyuna suyuna bir lokmada minnoş a atardık dibinden sıyırıp pencereden aşağı hopp çaktırmadan gözümüzün içine baka baka bir minnet yerdi her seferinde ta ki çatlak kadının biri çıkıpta benim kedim diye tutturasıya bir çuvala apar topar atıpta götüresiye kadar şimdi bu kadına sövsem günaha girer miyim çaldıysa eğer Allah müstahakını versin Lila be ne iyi kadınmışım ben hapis olupta tavan aralarına gıkım çıkmamış vallahi çıkmamış çıkmamasına da üzerimize de toz kondurmamışız hani eh titiz kadınız sonuçta sahi ön yıkamasız kimi almışız yanımıza şaka bir yana tüm hüznüme rağmen hala gülebiliyorum Lila bunu yeni keşfettim belki zamanla sevmeyede başlayabilirim yavaş yavaş geçince kuyruk acılarım |
Çok beğendim Gülnurcuğum
Sevgilerimle