Yaşamanın Zaferi
Ölümün değil, yaşamındır şenle yengi
Ölür değil, yaşat ki olmaz hiç yaşamın dengi Her gün bir yangın Her gün bir canan Ne yakan olurum ne aşkı sanan Sanma ki külden belli yanan Değil mekân olurum, ne de harcanan Arzularımızı deniz ettik kükrettik Üzerine şen olur iştahlarımızı koyduk Ve lakin öyle gemiler yaktık ki Hevese düşer, yelkenleri yoktu İçine sefer koyduk, zafer koyduk Gemilerinse hiç mi hiç, gidesi yoktu Yar kara, yar ara vurdu dara Ocak dedik, bucak dedik, kucak dedik Aynı amaçta erdemi kılmadık kaldı gedik Bir git hele, tutuşacak dedik Kırılan, sefer edipte dönme arzumuz değildi Daha gitmemeye meyilimiz, seyildi Biz hep ölümler üzerinde zafer ilan ettik Yaşama, ancak yaşar olmaktır maliyetlik Taarruz dediler, imdat dediler, canımızla yettik! Adı utku olmuş Ölmeden de, zafer olurmuş. Zafere, ölmeyenler konmuş Ölüm, hep zafer diyenlerin olmuş. Söz verilse de Kaç evlilikler boşanırmış Bunca sıratta oluşa rağmen Hayatta kalışın kendisi zafer Yüzünü görmediğin zafer olur mu? Anladım ki zafer için Ölünmez yaşanırmış Zaferi yaşayan ordular kazanır Anladım ki zafer süreklilikmiş 12.10.2012 Seyil: Yüksek yerden seyreden inişle, konaklanan düzlük alan yerler. Bu yüzden büyülü. Bu yüzden inilen yere göre ılıman iklim. Ordu: Ordu sürekli olandır. Eğitim ordusu. İnsanlık ordusu gibi. Ordu, hep aynı kişlerden oluşmaz. Orduyu oluşturan, orduyu devamlı kılan işlerlik, değişen kişilerdir. |