Kangren olmuş kehribar kokuları sütun gibi bacakların elzem kederi cam kırıklarıyla örülmüş koğuş duvarları koridor maymunları ve cephanelikleri zihnin aslında ıslanmış barutla daha bir fazla seviyordum seni
ki bu kadar acımasızlık beni anlatan romanının upuzun fiyaskosu rüzgârdan çarpan kapıya acizliğim bir o kadar da sese olan düşkünlüğüm bu son biraz da dizlerimde romatizma başlangıcı
avuçlarımda kalıntıları sevdalı yangınların sert nasırlarıyla başbaşa yalnızlık, bakışmalar saçlarının dolunay kokan büyülü kâbusu hacışakir yeşili kutsal şaşkınlığım misali sadece çıplak, gerçek bir acı
atmosferin eydiği daldan döşekler yer çekiminin ittifakıyla gönderilememiş mektuplar sana hoş birşeyler söyleme arayışlarım bugünlerde çokça karaciğerimi sarmış sızlatan bir yağ tabakası
ki bu kadar beklentisizlik en büyük yalanım belki de seni seviyorum diyebilmenin kotasını doldurdu belki de bu ruh, bilmiyorum galiba aşk değil, şeytan çarpsın diye bekliyorum bir köşede
yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğinde kopan kollara, kopan bacaklara, haksızlığa ve adi politik manevralara hâlâ alışamadım bu yüzden duygularının iyi bir siyasetçisi olamadım belki de dudaklarının iftirasında göğüs kafesi olma sebebim ise tamamen Tanrının kader senaryosu biraz da şiirlerinin balkon süsü, yalnız iyi bak bütün bu tesadüflere yazarak en az senin kadar iyi uzaklaşırım senden
bir yakınlığa çalabilir mevsimler bu arada bir o kadar da yalnızlığa, bu kadar göçebe olma hayallerinin bir ucundan tut tabi ki kendini hüzünler ile besle zamanzaman sana en azından bu mutsuz hazineyi bırakabildiysem ne mutlu bana ...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Gözyaşlarına götüren ırmaklarla uykuya ineli bizler yeniden büyüdük endişe verici kendimizin ve gölge yüklü trenlerin arasında ve beklemekteyiz şimdi her birimiz gökyüzünde artık görünmeyen yıldızlar olana ,bedenimiz toprağa kavuşana ...
Yok etmek karanlığı , def etmek uzatılan siyah gülleri, öteki kıyısı olmayan Deniz'in öteki kıyısına düş içinde ulaşmak saati gibi olmalı hayat belki de bir şiir misali; uyananlarla birlikte gerçeğe gömülmek için, ağlamaklı bakan gözler/ sözler/yaşam etkisi olabildiğince kısa mı sürmeli? Gerçek hangisi ki? Cevaplarız soruları hep hüznün esiri...
Yok etmek karanlığı , def etmek uzatılan siyah gülleri, öteki kıyısı olmayan Deniz'in öteki kıyısına düş içinde ulaşmak saati gibi olmalı hayat belki de bir şiir misali; uyananlarla birlikte gerçeğe gömülmek için, ağlamaklı bakan gözler/ sözler/yaşam etkisi olabildiğince kısa mı sürmeli? Gerçek hangisi ki? Cevaplarız soruları hep hüznün esiri...
Harikulade bir şiir ...
Saygılarımla