İki Cihan
geldim gece şan ile
türlü türlü hal ile sine-i bahçende gülleri kokladım sıra ile sultanım uykuda derine daldı yıldız aktı gönül pınarı doldu leblerinde aşka kandım bu aşk beni semaya saldı nur alıp nur verdi yıldızı deryaya daldım gece uzadı bitmedi beni vuslata salmadı şemse haber saldım tez gelmedi şimdi divanda oturur beklerim dua içinde sultanımı seyrederim tende can-ı cana kattım bir semaya bir devr-i aleme baktım ulemeyı üstün olana aşkı anlattım aşkı baharın dilde dua lütuf içinde parlak bir süha gönlümde aşkını yüce tuttum bahçemize nifak tohumu ektiler şerli söz ile ocağımızı yaktılar seni benden kin ile aldılar beni çölden çöle saldılar izini bir türlü bulamadım Yusuf acıyla sırdaş oldu Medine’de mekan tuttum Rable niyaz içinde kaldım gönül acıya doymadı sultanım geri gelmedi gözümde gözyaşımı kuruttum ömrü helak içinde bitirdim bitirdim de türlü türlü sırra erdim Medine ilinde dergah kurdum dergahta divana durdum halden hale girdim sultanımın hayaline daldım amcamın oğlu Ömer haindi iftiranın büyüğünü atan oydu sana gizlice göz koyandı plan içinde soframa oturdu ocağımı har ile yaktı seni alıp uzağa kaçırdılar canına kıyan sendin Yusuf derde düştü onmadı Duada sabır ile Rabbi Ala’dan aman diledi arşa ulaştı görev aldı her asır seni aradı kitap açtı hesap yaptı sultanı içinde yoktu infak ile seni bekledi devr-i aleme nur düştü Yusuf’un yüreğine yangın sultanına yine kavuştu Rabbi Ala’dan niyaz içinde iki cihanda görev aldım arşı alemden devri aleme gider gelirim kaç asır geçti bilmem yanar dururum bu vuslat içinde sırdan sırra ererim Yusuf sana sırrı alanın kapısını aralar sultanı huzur içinde kalsın diye duayı beş vakit daim eyler sana şerle gelen helak edilir gözüne yaş salandan hesap sorulur |