RUBAsıradan bir gündü sıradan bir kahvaltı yapmak için evden çıkıp caddeye açılan sokağı tamda dönerken o sır dolu gözleri ile entarisi havalanan müşfik gülüşünde cıvıltılı bir çocuk parkını saklayan, sakınan ve sardunya kokan kadın yavaş adımlarla önümden geçip uzaklara gitti hafifçe esen bir rüzgar gibi... sonra uzaktan bir bıçağın kana yükselen haykırışı uzaktan tuzlu bir nefes çekişi uzaktan uzvularını ameliyat masasında bırakıp kaçan ölü bir damat uzaktan yakına aşık olan bir cenin yakında, aklına yakalanma korkusunu yaşayan bir mezar gömlek yakamda dolaşan yavşak ve yalancı bir mürit durmadan seni soruyor bana dursa belki ismini hatırlarım dursa belki basiretim bir daha baskın yemez daha fazla canımı yakma ne olur yalan söyledim evden çıkma nedenim anneme süt almaktı birazda film izlemekti gayem. O kadını tanımıyordum şayet tanısaydım onu yemin ederim yaşatmazdım. belkide kız kalmazdı o. çünkü düşlerim çabuk ereksiyon oluyorlar. kıymetli maktüllerim var isimlerini çoktan unuttuğum öldürdüğüm hiç bir kadının ismini not almıyorum nutkum kesilmesin diye. gölgemi deniz sanan kadınlar kilotsuzca atlıyorlar keskin vajina kokusuna köpeğim dayanmıyor oysa heteroseksüel de değil. hikmetine inandığım husumetlerim var herkese karşı. bir türlü dönemediğim virajlar var yalnızlığımın yanıtsız kalan soruları önünde. önden arkaya koşan koşarken düşen düşerken düşünen deniz atları gibi dizginsiz olan dilimde dizayn edilmeyen yasal hayaletlerin hazımsızlığını kusuyorum üstüme. üstümü kimin üstüne geçirsem ölüyor. ah tanrım! yoksa ben katilmiyim? karantinaya alın beni kirlettiğim kadınların çocukları büyüyorlar ve ben çok korkuyorum artık. korunaksızım koltuk altımda taşıdığım silah yeni sinyaller veriyor bana. şimdi kendimi öldürsem kim üzülür, o entarisi havalanan ve ağzı sır dolu olan kadın duyar mı, duyarsa üzülür mü? hiç sanmıyorum üzüm sevmeyen çocuklara kimse üzülmez ben bir kez üzüm yedim sevgilim başka biriyle yattı beni aldattı beni ağlattı ama beni hiç yanıltmadı. aklımda bir müzik aleti yürüyor durmadan annemin sütüne bir melodi düşüyor biraz picasso düşüyor, çocukluğumla yaşıt olan çocuğum uyanıyor öksürürken. yavrum sen merdivenlerimi kullanma hayata çıkarken sakın, hiç bir kadının ayak bileklerine tutunma tutukluluk yapıyor tüm kadınlar, şevkin kırılır ağzın kırılır canın kırılır kemiklerin kine batar birde üzüm yeme üzülürsün sonra ve ağzı sır dolu olan bir kadını görürsen sakın yaklaşma yanaşma benden asla söz etme ona... Diljin Kovexi |