Makberî'ye Mektup!
Asayiş berkemal diyemiyorum,
İllâllâh hâinler, Bel’den Makberî! Günde bin gündem var, sayamıyorum; Geçilmiyor ortam Al’dan* Makberî! Havadis bekleme, gündemler sahte, İnanma münâfık söz verse ahd’e! Ne ben anlatayım, ne sen âh, vah de; Geçtik; Bülbül’lerden, Gül’den Makberî! Ankara pandora kutusu gibi, Genişliği meçhûl, bulunmaz dibi! Düzen madrabazı, keyfinde tâbi; Sâdıklar mustarip, zûll’den Makberî! Ülkemi yirmibeş kısma bölmeye, Uğraşır zındıklar, basar çelmeye, Kimse uyanmıyor, tedbir almaya; Sarmışlar tam yetmiş koldan Makberî! Siyâset hizmetti, satmaya döndü, Halkı birbirine, katmaya döndü, Fukara sinirden, sıtmaya döndü; Hülâsa bûn geldi, kıldan Makberî! Binyüz yıllık Türk’ün İslâm’ın yurdu, Binlerce Kilise, Sinagog kurdu, İslâmız diyenler, sırtımdan vurdu; Zangoçlar münâfık kul’dan Makberî! Bir lokma, bir hırka düstur bilirdik, Dervişleri nefse örnek alırdık, Okurduk, dinlerdik, huzur bulurduk; El çekmez zamane Bal’dan Makberî! Milli birlik hayâl, düş’e de girmez, Küffâr birleşmeye müsâde vermez, Libya, Mısır, Sudan, Irak’ı görmez; Kurtulmalı BOP’tan, böl’den Makberî! "Ağzı olan konuşuyor" derlerdi, Şimdi para konuşturur nâmerdi! Kimin umurunda, Milletin derdi; Var mı bir anlayan, hâl’den Makberî! Eskiden Köy, Kâza gezerdi Ozan, Hortumcu, hırsızı üzerdi Ozan, Kötü gidişâta kızardı Ozan; Pek çoğu da çıkmış yoldan Makberî! Seçilene kadar, seçenle işi, Seçildikten sonra, seçene şaşı! Kazık atmak ne ki, baş yarar taşı; Gözler görmez başka, mal’dan Makberî! Dîn bezirgânları, emirle öter, Akça’ya her kutsal değeri satar! Her devir güçlünün eteğin tutar; Taptıkları Para, Pul’dan Makberî! Her kanal bir sâpık kürsüsü malûm, Devşirme âlimce satıyor çalım! Gördün mü bir kere, Çansız bir Filim? İmam bıktı şedîd röl’den Makberî! Ortalık Yahûdî Şeyh’ten geçilmez, Hileleri boldur, cehlle kaçılmaz! Sokarlar.. Müslümân gözler açılmaz! Gâfiliz uzanan, Dal’dan Makberî! Dağlar soysuz, çıfıt mekânı oldu, Terörist hâmisi, Meclise doldu, Şehîd yetimleri, çâresiz kaldı; Mahrûmlar uzansın, kol’dan Makberî! Haramzâde yine eski kafada, Dönmeler her dâim zevk-i sefâda, Vatan evlâdları, cevr-ü cefâda; Kötü gelir yıllar, yıl’dan Makberî! Zinâ serbest meydân doldu piçinen, Müslümân bildiğin, gezer Haç’ınan, Kaldı mı haramdan korkup kaçınan? Şüpheler çoğaldı döl’den Makberî! Yetmişüç fırkanın, yetmiş ikisi, Arzda ekranlarda.. gârip bâkisi! İngiliz Siyon’un sinsi Tilkisi; Sofrasını kurmuş, Yal’dan Makberî! Câhiliye devri hortladı günde, Câizmiş diyorlar, diyalog Dînde! Ne cevâp veririz, ol zorlu ânda? Olsak da kurtulsak, kül’den Makberî! Türk deme kızarlar, dara düşersin, Türkçe mi, okursan zar’a düşersin, Yakıp, kavururlar, nar’a düşersin; Medette umaman, yel’den Makberî! Kim kimin umuru, kim netsin aç’ı, Kuzu doğmak zaten, Kuzu’nun suçu! Merhâmet, itibar, neylesin taç’ı; Yoksunuz munisce dil’den Makberî! Aslına bakarsan, bu kadar kısa, Kesmezdim velâkin, hâl geldi sus’a! Ozan İlo yükler ahvali us’a; Hırsız’ın perdesi, TÜL’ den Makberî! |