ADIN KASIM OLMALIYDIAdın kasım olmalıydı senin; zaman akıp gidiyor, zaman öyle suskun öyle sessiz ve bilinçsiz. Her şey bir farenin peynir yemesinden daha hızlı gelişiyor. Şöyle selam dersin sabaha, eski mektuplar gibi bakarsın geçmişe, tozlu ve dağınık, rüya gibi uyandığında korkarsın, hani çocuk gibi değil adam gibi. Adam olmadığın hislerinin üzerine çekersin isimsizliğini, bilmezsin senin nice isimlerin vardır bende ve 19 kasımda. Seni bekler tüm sarı yapraklar ve gül kokulu caddede koşan çıplak ayaklı çocuklar. Adın kasımdı senin bir kalpte, başkaları gül bahçesi bilirdi adını, bense dallarına bastıkça kırılan güz. Hep böyleydi seninle sevdamız, bir dargın bir barışık bir çift göz var karşımızda. Hep onunla beraberdi düşlerimiz, hani birazda mutluyduk galiba bizim caddenin kaldırımlarını çiğnerken. Biz böyleydik; hayır sanırım ben dediğim gibiydim, olmadı duyamadım adına kasım dendiğini, hiç hissetmedin benim kırk yaşımı, öğretemedim babamın avuçlarında taşıdığı hayatın huzurunu. Ve şimdi sene onbir ay, güz yarım, sessiz ve dağınık. Artık gelmeyeceksin bilirim, tüm mevsimler tüm canlılar sana küskün. Nefretim senden nefret edemedi, çocukluğum senden geçemedi, yüreğimdeki gardiyanlar senin demir parmaklıklarını açamadılar. Senin adın kasım olmalıydı, ayların kraliçesi kasım, güzün demi kasım, ve bilmelisin ki senin adın bende kasım... ÜNAL 28.04.2001 |