Sabırda
devranda vakti devşirdim
aşk ile yandım kavruldum çölde geceler hayli uzundu yıldız ile ay ile gönlümü avuttum mevla bana uzun ömür verdi hasret ile yaman sınadı hayalin gözde gözyaşı oldu isyanı seraba salıp sabrı elden bırakmadım gönlüm sensiz harda çileydi bin çile Rabbe karşı şükürdü sabır boynumun borcu her çile tesbihte taneydi bu ne onmaz bir karardı ne aklı selim bir revaydı zaman gönülde geçmek bilmedi ruhum Hak Teala’ya aitdi yedi cihan içinde kayboldum şimdi gönlüm görür seni bekler bitsin diye vuslatı ruh-u perişan olandan çıkıp derde derman bulmuş olandanım devran seni bir orada bir burada avutacak ruh-u alanı yavaş yavaş yüceltecek vakit dolduğunda pir-i şahına getirecek pir-i şahın sabırda dua ile Rabbine ikrar içinde şükredecek cenneti ala hazırdır bekler bizi en yüce melekutler korur mekanımızı sultanım devri alem içinde kılar namazını ruh-u alasını sunar Rabbine Rabbin katında sevilen kulundandır yoldan çıkma aman derim bozma ikrarını meşk ile bu devran gelip geçicidir kanma sözü cahil olana sana bir kaç sırdaş verdik aç gönül derdini ferahla diye bastığın her yer nur-u aladır ikramı bol Rabbin lütfudur besmelesiz dolanma o seni koruyandır besmele ruha işler ruhtan bedene bedeni bolluk içinde ne güzel tutandır zikir sana farz kılındı doğru olan yol buydu ol her daim dua içinde gönlünü boş lafla yorma pir-i şahının tek sultanı has bahçemin en has gülü Yusuf bilir halini kollar seni sükuta sultan sabıra payidar ol seni bazen gam içinde görürüm burada susar dert içinde kalırım geçer elbet bilirim gün gelir çare bulan olurum sine-i bahçeni kedere boğma sözüm şimdi sana ağır gelir idrakın şimdilik yetmez bilirim zaman gelir bütün kerameti yoluna sererim pir-i şahın ezberinde aşk-ı idrak içinde kal derim |
ben bir kez bağladım sözümü, farz o değişmez.