mor..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir gün,
yeniden notalara basacak alt dudakların ve işte o zaman sus/acaksın bana... (...) Ve fakat.. eksilen sözlerimde etten bir canın, kor yangınlarıyla yüzleşeceksen kendini gör/eceksen ve bir kez daha göm/meyeceksen kendini yüreğime hiç dokunmadığım/koklamadığım ellerin/ellerim saçlarının kırıklarında kırılmayacaksa senli doldurduğum hayatlar ve hatalar sarkmayacaksa omuzlarının saçaklarından yüreğinin limanından çözmeden iplerimi ırmağında boy verip/ denizinde ıslanmışken siyahtan uzak maviden sıcak g/özlerinle ısıt beni senden/bende arta kalanları bir suç gibi görmeden ve hiçbir virgülde duraksamadan ısıt ki hiçbir noktada durulmasın ve kızılmasın feryat edilmesin hiçbir ünlemde ve meraklar öksüz çocuklar doğurmasın soru işaretlerinde merak etmediğim gibi seni bir kere bile/bile (gülüşünü dedim ve ıslanmanı..kurumanı sonra ki güneşi hep kıskandım..şimdi söylüyorum bunu) kapattım parantezi bir dudak payı mesafende ki dudağındaki kırılmaya dokunurken ellerim aklımı çalan illegal tırnakların demiş miydim “sana” ve hiç söylemediğin sözlerle iz bırakmıştın boğazımın altında duran en sıcak yar/a “mor”... (...) |
tebriklerimle...