KERBELA BİR YARADIRŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Selim Kotil
23 Temmuz 2013/YENİ MESAJ GAZETESİ Ehl-i Beyt aşıklarına buğzedenler, Haçlıya muhiplik ederler Yıllar önce Prof. Haydar Baş Hocam ile sohbet ederken konu Al-i İmran Suresi 61. ayete, yani mubahale ayetine geldi. Muhterem hocam ayeti hatırlattıktan sonra, kıyamete kadar sürecek bir tavırdan bahsetti. İsterseniz önce ayeti hatırlayalım. “Geliniz oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, bizzat canlarımızı ve canlarınızı çağıralım, toplaşalım. Sonra karşılıklı lanetleşelim de böyleye Allah’ın laneti yalan söyleyenlerin üzerine olsun.” Bu ayet mubahale ayeti olarak bilinir. Necran Hıristiyanları içlerinde papazları ile birlikte 300 kişilik bir grup Medine’ye gelirler Peygamber Efendimizle görüşmeye. Peygamber Efendimiz onları İslam’a davet eder. Onlar ise kendilerinin zaten ondan da önce Müslüman olduğunu kurtulduğunu söylerler. Peygamber Efendimiz ise kendisini kabul etmeden kurtulamayacaklarını onlara söyler. İşte bu tartışma sonucunda bu ayet nazil olur. Ertesi sabah ehli kitap ile lanetleşmeye Peygamber Efendimiz yanına sahabesini, değil Ehl-i Beyt’ini alarak gider. Bir tarafta Ehl-i Beyt diğer tarafta ehli kitap, işte muhterem Üstadım Prof. Haydar Baş bu fotoğrafın kıyamet sabahına kadar süreceğini ifade etmişti. Ehli kitap Peygamber Efendimizin peygamber olduğunu çok iyi bilmektedir. O’nu ayette de ifade edildiği üzere öz evlatlarını tanıdıkları gibi tanımaktadır. Ama onlar bildikleri bu gerçeği kabul etmemektedirler. Aynen şeytanın Hz. Adem’i kabul etmemesi gibi. Dikkat edin mubahale ayetinde Allah lanet yalancıya olsun demektedir. Yalan bildiği gerçeği saklayıp onun yerine farklı konuşmaktır. Ehli kitabın problemi bizatihi Peygamber şahsına karşıdır. O’nun rıhletinden sonra da bu husumet O’nun nesline karşı aynen devam etmektedir. Sohbetten sonra ne zaman birisi Hz. Fatıma anamıza, Hz. Ali efendimize, Hz. Hasan ve Hüseyin efendilerimize laf ediyor ise husumet besliyor ise veya onların sevenlerine karşı kalbinde kin ve nefret taşıyor ise hep dikkat kesilir araştırırım. Muhakkak bu adamların kökü en son ya Vatikan’a ya İsrail’e dayanır. Yine kıyamet hadislerinde anlatılan deccallerin en önemli vasfı ümmetin içinden çıkmaları, ama Peygamber Efendimizi kabul etmeyenlerin de kurtulacağını söylemesi ve ümmetin içinde O’nu takip eden milyonları haçlının safına katmasıdır. Kıyamete yakın Hz. Mehdi ki Hz. Fatıma’nın neslinden gelecek, ehli kitapla beraber olan deccalle mücadele edecektir. Geçmişte Ehl-i Beyt–ehli kitap karşılaşması kıyamete yakın Hz. Mehdi, deccal ve ehli kitap saflaşması olarak karşımıza çıkacaktır. Günümüzde ve tarihte yaşanan birçok siyasi olaya bu pencereden bakınca olaylar ne kadar netleşiyor. Mesela Osmanlı’ya çöreklenen görüntü de şalvar ve cüppesi ile dört dörtlük Müslümanmış gibi gözükenler. Ehl-i Beyt aşıkları Alevi ve Bektaşi kardeşlerimize çok büyük katliamlarda bulundular. Özellikle 1800’lü yıllarda Kuzey Irak’ta ortaya çıkan Nakşiliğin Halid-i Bağdadi kolu Osmanlı’ya yerleşince bu adamlar çok büyük Alevi katliamları yaptırdılar. 2. Mahmut dönemi bu olayların kanlı izleri ile doludur. İşte bu adamların Kurtuluş Savaşı’nda İngiliz ve ABD yanlısı bir mücadele içerisinde olması elbette tesadüfi değildir. İngiliz Muhipleri Cemiyeti, Wilson Prensipleri Cemiyeti ve Kürt Teali Cemiyeti, İslam Teali Cemiyeti hep haçlının kurdurduğu cemiyetlerdir. Bakıyoruz ki kim İslam görüntüsü altında Ehl-i Beyt’e düşmanlık yapmış meğerse hep haçlının uşağı imiş, O’nun konunda yatar kalkar imiş. Çok basit düşünelim bir Müslüman hiç Ehl-i Beyt’e ve O’nun sevenlerine karşı kalben kin besler mi elbette mümkün değil, bunu ancak Peygambere kalbinde gizli nefret besleyenler yapar. Bu günde görüyoruz ki “Suriye’dekiler Alevidir katli vaciptir” diyenlerin tamamı bu toprakların NATO üssü olmasına dua ediyorlar. İslam dünyasının haçlı tarafından işgal edilmesine alkış tutanlar, Ehl-i Beyt aşıklarına ise kin kusuyorlar. Her kim Ehl-i Beyt’e ve O’nun sevenlerine karşı kin ve nefret kusuyorsa, bilelim ki bunlar gizli Haçlı askerleridir. Bu geçmişte de böyle idi kıyamet sabahına kadar da böyle olacaktır. Batı dünyası ılımlı İslam adı altında Peygamber Efendimizden ve Ehl-i Beyt’ten koparılmış görüntüde Müslüman aslında içi boş insan tipleri istiyor. Siz hiç Ehl-i Beyt aşığı bir insana Haçlı dünyasının yakın durduğunu gördünüz mü? O yüzden herkes kalbini iyi yoklasın ve safını iyi bilsin. İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nden mi olacağız yoksa Ehl-i Beyt aşıklarından mı? Muhterem Prof. Haydar Baş Bey kalem aldığı Ehl-i Beyt ve İmamlar serisi kitapları ile Alevi, Sünni, Caferi bütün Müslümanları kardeş kılıyor. Dikkat edin bu kardeşliği tahsis eden Sayın Baş aynı zamanda ülkenin birlik ve beraberliğinden yana vatanperver bir mücadele ortaya koyuyor. Oysa ona saldıranlar ona dil uzatanlara bakın hepsi bir taraftan Ehl-i Beyt’e düşmanlık ederken diğer taraftan BOP’a yani ülkenin haçlı orduları tarafından işgaline destek oluyorlar. Dün olduğu gibi bu günde ülkenin bağımsızlığını ve birliğini sağlayacaklar Ehl-i Beyt aşıkları olacak, O’na tavırlı olanlar ise dün İngiliz bu gün ABD muhipleri cemiyetinde baş köşede yerlerini alacaklardır.
Özü sözü bir her kul, doğru olmak zorunda
Peygamber (SAV) vesiledir, hikmet var nur torunda Allah’ı seven her kalp, Ehl-i Beyt aşığıdır Müslüman olan bilir, Yezid var her sorunda. İslam’da farz mutlaktır, farz seçimlik değildi Seçim yapan utansın, bu şeytana meyildi Dini çaldı Yezitler, sinkaf küfür ederek Dinci hain korkaklar, korku ile eğildi. Bu zavallı dinciler, İslam maskesi takar Yalandan secde eder, çaktırmadan can yakar Ali sevmeyen her kul, Allah’ın düşmanıdır Çünkü farz kılınmışken, Ehl-i Beyt’e ters bakar. Her Alevi dindardır; Allah aşkıyla yanar Allah emri diyerek, İmam Ali’yi anar Canlı Kur’an Ali’dir, Ali’siz İslam olmaz Kerbela bir delilken, halen yarası kanar. |