üç kadeh üç adam-üç şarkı
Caddelerde gezmek akşamlara yakışır
ister istemez aşıklar hatırlanır. Her nefes bin yaşama bedel ya ölüm öylemi ,onbinlere değer. Alabildiğin çöl ortalık, otaban’ ışıkları kendi yolunu aydınlatıyor. Ve biriktirilen her anı bir kadehe sığıyor. Çorak toprakları sürdük,karın doyurmak adına, biçtik doyduk bir yandan kaybolduk. Süresi belli zamanın varış noktası, İçimize giren gizlilik konusu. Saklı bilineni, herkes biliyordu oysa Yanlızlığımız kimsesizliğimize hüzün çöktürsede, çatısı olan her ev umudumuzdu doğrusu. Elimizi uzattığımız gökyüzü, Ayağımızı bastığımız deniz. Aşkları masal kahramanlarına yakıştırmaktı. Düşünürken düşlerimizdeki sevgiyi daha çok sevgi bulmaktı. Üç kadeh , Üç şarkı , Ve üç adam dördüncüye sesleniyor. Hırcın tonda vurgulamalı isyanları göz uçuyla bitmesin bu gece konuları garsona kalıyor . Oysa güneş kaldırıma dokunuyor.. Ne iyi ne kötü , Gecenın ardında kalacak kadar. Bir sonraki söz uzatmayalım arayı sıgaranın dumanıyla savruluyor Kediler gün ortasında gözleri ışıldamaz. köşeyi dönene kadar cebi yoklamalar geceden bir şey kaldımı diye düşündürüyor. Evli evine söze düşen yolculuk, ışıltılı otel koridorlarında kayboluyor, Çıplak omuza dokunan ışık askıya alınmış vitrini süsler, Hep akılda olan öbür yanıyla savaşıyor. Üstüne alınmış yetmez gibi kayalar yükleniyor. Hiç kimse zavallı değildi . yabancılık çekingenlik kalabalık oluşu belki. Çiçekli elbiseler , rüzgarda savrulan etekler , bahar geldi dedirtecek kadar açık. Çaresizlik bu kadar kolaydı, basitti her şey yaşarken. kolayda bir o kadar zor, Basitti görmek istediğimiz kadar. Sultanın belindeki hançer ışıltılı göz kamaştırıcı . Tüm şans oyunları gölgeme bile çıkmamakta Ürkek ceylanın tedirginliği muhabbetin adı. veda kalıyor Ve gecenin sonu aynada kendimi öpmelere kalıyor. |