Fazla konuşmayacağım parmaklarım etinin mavisine sığındı bir kuş gibi kakao renkli irkilmiş memelerinin sınırında bir çocukken daha unutmayı denemiştim büyümeyi Afrikalı bir köle gibi derenin yanında timsahlar yoktu belki belki de tek atarlı tahta tüfekle de dönemedim sana hiçbir savaş bitmemişti lunaparkta kırmızı marlboro paketleri kasnakçının çırağı olmaya yemin eder gibi sevmeye yemin etmiştim sadece seni
emperyalist bir evlilik yapana dek sevmiştim seni etrafında mahallenin bıçkın ve çapkın delikanlıları volta atardı , yine de severdim ben hep uzakta bekleyen mahallenin suskun çocuğuydum, seviyordum bu piçliği bir süs köpeğinin çişi gelsin diye bu kadar dua eder mi insan aşk o duaları ettiriyordu işte adama o köpeğin ne zaman çişi gelse, ben hep seninle merhabalaşırdım sokakta birinin ölmesine üzülmeyi ilk defa sen köpeğini kaybedince öğrenmiştim senden sonra mahallenin bütün güzel kızlarıyla çıktım senden sonra mahallenin bütün kızlarıyla arkadaşlarım da çıktı arkadaşlarım dediğime bakma felsefesiz asalaklara onlar hep birilerinin elinden çikolatayı almayı öğrenmişler birilerine yancı olarak yaşamayı senin şu kapitalist yaşam biçimi düşkünlüğün o süslü annenin öğretisiydi biliyorum o yüzden kızmıyorum sana
Fazla konuşmayacağım on beş yıl sonra boynuna saplanmıştı dudaklarım bir kere ve o vedada buluşmuştu avuçlarım ince belinle çocukluğuma sığınmıştım tekrardan tekrardan etinin ılık afrodizyak meltem sessizliğiyle o köşede bekleyen çocuğa el sallıyordum birbirimizi uğurluyorduk birbirimizi özgür bırakmanın hüzünlü vedasında sevişir gibi tüm hazları, tüm hüzünleri sakız gibi çiğneyen masumiyetini yitirmiş yıkık bir şehirdik seninle her zaman ki gibi yine Amerika suçluydu …
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Amerikaya ve Annene şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Amerikaya ve Annene şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
bir filmde siyah çocuk çakalla karşılaştığında bir ağaç kavuğunu başının üzerine alıp koyuyordu ve çakal onun boyu uzun göründüğü için uzaklaşıyordu :)
ama o film tabi gerçek hayatta bunun zekayla somut ilişkisini kurabiliriz ne ise git ağla en iyisi :)
ne zaman bir anne tüm yavrularını tabiat karşısında büyütürse ne zaman Meksika'da barbunya otelinin barında tekila içmeden önce sevgilimizin avucundan tuz alıp emmeyi öğrenirsek o zaman :)
Özgürlük aşkı öldürüyor.:)