Sunak
Ellerim karanfil yanığı
Düşmana saldırır gibi Mazlum duası dilimde Bayram sabahı salası gibi Çocukluklarım gülüyor Gündüzden parlayan yıldızlar için Güzelim mavi dağlar Geçit veriyor artık kırık düşler için Kalem tutan elimden Damlayan bir aşk var Dilimden düşmeyen türküde Zalim bir sevda Yazmak bir kadeh içinde En anasonlu hülya Yazmak bir köknar gölgesinde Yaralı kurdun uluması Ve ceylan Gerisinde aşk cahili İki rezil çakalın ayak sesi Gece gece açıyor acının bir tomurcuğu Yürekteki sızı gün doğmadan dölleniyor. Rüyalardan kaçak bir gulyabani soluğu Dilsiz asırlık duvarlarıma siniyor Ve bir Arnavut kahvesindeyim İstanbul’un içinde sana inat Ne karanfilleri kokladım Ne düşman gördüm Bir bayram sabahı düşünde Mavi dağları aştım Ne dua bilirim Ne de parlayan yıldızları Ne aşık oldum Ne de zor geçitleri aştım Ancak üç şiir arasına bir karanfil sakladım Kırlangıç yuvalarından bozma şatomda Bayram sabahlarında ardına dua gibi okudum Mavi dağların eteklerindeki mermer ruhuna |