insanları taksim etmek üzerine bir feveran
Bu bir şiir değil evvela burada anlaşalım
duvarları doğuralım, çiçeklere mektuplar yazalım; polen hangi dil ki? bir vakit çevreye duyarlı olalım çadırlar kuralım ve şarkılar söyleyelim sonra meydanlarda oturup tavla oynarız ay yine hep yek geldi. çocuklar doğuralım sonra üç beş önemli deği hafız marul yiyelim, isimlerimi yeşersin! Bu çadırın göğü nerde, diye sorar güzel gözlü bir kadın yüzümdeki maskeden utanıp az önce teneffüs ettim, derim. İsteseydi öperdim onu gökyüzüyle o sadece güldü sonra büyüdü... sisten midir gazdan mıdır bilinmez özledim bir süre kayboldum da şiirler yazdım, ağaçlar evcilleştirdim. binalara tasmalar takıp halka açık yerlerde dolaştırdım ne olur ne olmaz diye de türlü oyunlar öğrettim hadi evladım bir ağaç nasıl kesilir göster amcalara Ben politik değilim, bir parça klorobilim ama homofobik değilim, severim kızları da erkekleri de platonik bir teşebbüs benimki yarın borsaya bildireceğim! sonra o kız... gözlerini adı sanıyordum gözleriyle seslendim ona bir onbeşgün Bir ağacın büyümesi kadar marjinaliz hocam ne çayı demlikten ne de şarabı şişeden içerim fırsat buldukça da umumi bir helada işerim böbrek neticede! anatomi bilgim tam olmasa da çat pat insanım sıradan iki elim, gazdan genleşmiş soluk borum ve öleceği günü bekleyen bir kalbim var az biraz da saçım onlar da sigortalı zaten! bir günde gezi’yoruz bir gülde açıyoruz direnmek kardeşim bu meslek değil işte böyle varoluyoruz dış mihraklardan söze giriyorlar gülüyoruz mikrabın içini bilmeyen dışından ne anlar? |